ALTIN
DOLAR
EURO
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ordu °C

28 ŞUBAT HATIRALARIM

22.05.2018
268
A+
A-
28 ŞUBAT HATIRALARIM
Reklam

Bu gün Şubatın yirmi sekizi. Karabulutların kabus gibi çöktüğü, kara günlerin başlangıç günü. Unutulmaz acı hatıraların yaşandığı günler. O günlerden payımıza düşen bazı hatıraları acı tebessümlerle hatırlıyoruz. Günlerin yıl yılların asır gibi uzadığı çile, ızdırap ve gözyaşının sel olduğu demler…

 

Görev yaptığım Fatsa İmam Hatip Lise müdürü odasına çağırdı.Tüm öğretmenlerin hazır olacağı bir toplantıda Şeriatın ne kadar zararlı bir tehlike olduğunu anlatma görevini tebliğ etti.Sözün özü:İnandığım değerlere küfretmem isteniyordu.Bu Bilali Habeşi Hazretlerine inkar et baskısından farklı değildi.Beklenen gün geldi .Öğretmenler idareciler geniş bir salonda hazır vaziyetteler.Belki içlerinde batı çalışma gurubundan görevli bile vardır.Konu belli: Şeriatın Ne kadar tehlikeli olduğu.”Arkadaşlar tehlikeye girmeden Şeriatın ne olduğuna bakalım.” diye söze girdim.”Kelime olarak kanun. Gidilen yol demektir. Terim olarak İslam hukuku anlamına gelir. Şeriatın temeli Kuran ve sünnete dayanır…” girizgâhını yapmıştım ki müdür bey: “yeter hocam anladık .” dedi, mesele kapatılmış oldu.

 

O günlerden birinde kız öğrencilerimden bir derste “Hocam ne yapalım, başımızı açalım mı?”diye sormuştu. Vereceğim cevap bir yerlere rapor olarak gidecek belli. “Kalbine danış, o ne diyorsa ona göre hareket et” cevabını verince “güvendiğimiz dağlara kar yağdı” serzenişine muhatap oldum. “Kızım ben hiçbir zaman sizlere dağa güvenin demedim. Dağın sahibine güvenin. Nuh (A.S.)ın oğlu da dağa güvendi suda boğulup gitti.”

 

Günlerden Cumartesi sahilde el ele tutuşup başörtüsü baskısını protesto ediyoruz. Yüzlerce insan var ama polis benim koluma girip oradan çıkarıyor. Birkaç gün sonra açığa alındığım haberi geliyor. Oysa ne bir cam kırdık ne de molotof attık. Haber bana akşam gelmişti. Evdekiler üzülmesin diye haber vermedim. Öbür gün okula gittiğimde her an dersten çağrılmayı bekliyorum.İkinci derse girmiştim ki beklenen haber geldi.İdareye çağrılıyordum.Bazı dostlar devreye girmiş kaymakam açığa almayı soruşturmaya çevirmişti.İlçe Milli eğitime gittiğimde kaderin garip bir cilvesi üniversitede ev arkadaşım beni sorguya çekecekti.Konya da ilk senemiz toprak sıvalı toprak damlı, kuvvetli yağmurların içine geçtiği evimiz  aklıma geldi.Bir sabah kahvaltı yapmadan okula gitmiştik.Çünkü hiç birimizde değil kahvaltılık, ekmek alacak para yoktu.Yüksek İslam Enstitüsünde ilk yılım sınıf başkanı olduğum için müdür yardımcımız Ali rıza Bey o sabah ilk derste odasına çağırmış.Para yardımı gelmiş onbeş yirmi kişinin adını istiyor.Ev arkadaşlarım benim sınıfta olmadığı için hiç birini yazamadığım gibi kendi adımı da yazamamıştım. On sekiz sınıf arkadaşımın adını yazıp verdim.Odadan tam çıkarken arkamdan hocam “senin de ihtiyacın var mı “diye seslendi.Olduğum yerde sessiz başım öne eğik  donakaldım. Ne var diyebildim ne de yok. O zaman gel gel deyip bir miktar para uzattı. Ev arkadaşlarımla o öğlen bayram ettik. Evet o ev arkadaşımın makam odasındaydım. Uzun bir sessizlikten sonra “neden el ele tutuşma eylemine gittin?” sorusuyla irkildim. Nasıl ve ne cevap verebilirdim. Soruya soruyla cevap verdim: “Biz iki yılda iki asır yaşadık. Senin haberin var mı?” Gerçekten de o yıl saçlarım birden bire ağarmıştı. Başka bir soru sormadı eski ev arkadaşım. Sağ olsun eyleme katılmadığıma dair bir rapor tutmuş ceza almadan kurtulduk.

 

Hayat iman ve sabırdan ibarettir. Allah kullarını değişik şartlarda imtihan eder. Bakara Suresi 155.ayette Rabbimiz şöyle buyuruyor “ Andolsun sizi biraz korku, biraz açlık ile ve mallardancanlardan, ürünlerden eksiltmeyle imtihan edeceğim. İlâhî yasalara göre, insan bu dünya hayatında bazen korku, bazen açlık ve yoksullukla, kimi zaman da servetinden, sağlığından ve sahip olduğu diğer nimetlerden bir kısmını veya tamamını kaybederek imtihan edilecektir. Zorluk ve sıkıntılar karşısında sabırla direnerek imtihanı başarıyla tamamlayanlar,  ebedî saadet ve kurtuluşu hak edeceklerdir. O hâlde, sabredenleri müjdele!”

 

Not: Bu ümmete ve millete uyanış ve hizmet yoluna kendini adamış büyük dava ve devlet adamı Necmettin ERBAKAN hocamızı rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhu şad makamı cennet olsun. Ektiği tohumlar yeşerdi, diktiği fidanlar meyveye durdu. Ne mutlu sonsuzluk kervanında yerini alanlara!

 

Sonsuzluk Kervanı,’peşinizde ben,
Üç ayakla seken topal köpeğim! ‘
Bastığınız yeri taş taş öpeyim.
Bir kırıntı yeter kereminizden!
Sonsuzluk Kervanı, peşinizde ben

……

Sonsuzluk Kervanı, istemem azat!
Köleniz olmakmış gerçek hürriyet.
Ölmezi bulmaksa biricik niyet;
Bastığınız yerde ebedi hasat.
Sonsuzluk Kervanı, istemem azat.

Necip Fazıl Kısakürek

 

Rabbim bizleri o kutlu kervandan ayırmasın!..

RECEP UZUN

ruzun5252@gmail.com

Yorumlar

Reklam
BİR YORUM YAZIN

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.