BİR VAAZ VE BİRKAÇ HATIRASIYLA HALİL TATLIGÜL HOCAM
Seksenli yılların sonu, Fatsa Sahil camii kürsüsünde imanın önemini anlatıyor: İman Rabbimizin bize bahşettiği en büyük nimet, en kıymetli cevher. Bu yüzden onu en muhkem kalemiz olan kalbimize koymuş .Bu muhkem kaleye beş kapıya beş tane muhafız dikmiş. Bunlardan biri yada bir kaçı uyursa şeytan imanımızı çalabilir haberimiz olmaz Allah muhafaza etsin. Yeri gelmişken hocamın imanı muhafaza duası şöyleydi: ‘’Allahummehfaz sevgili imanena’’ Allah’ım sevgili imanımızı koru.
İman kalemizin birinci muhafızı kelimeyi şahadet, bunu gece gündüz dilden düşürmemek lazım. İkincisi namaz. Beş vakit namaz imanın en önemli bekçisi ve koruyucusudur. Beş vakit namazı terk edenlerin imanı tehlikeye girer çünkü bekçi uykuda, hırsız tetikte. Bu millet cenazede ağlıyor .Esasen namazı terk edenlerin kapısında ağlamak lazım esas felaket onların başına gelmiştir. Üçüncü kapının bekçisi zekat; zekat hem malı hem imanı korur. Zengin olup zekatı vermeyenlerin iman şahidi ve muhafızı yerini terk etmiştir. Dördüncüsü oruç bekçimiz. Türlü bahanelerle bu ibadete kıymet vermeyen gafillerin imanına şeytan musallat olur. Son kapının bekçisi hac ibadeti. Şartların müsait olduğu halde haccı eda etmeyenlerin durumu aynı minval üzere tehlikeye düşebilir. Rabbim cümlemizin imanını muhafaza eylesin!
Hocamız 1980 yılında İstanbul Haseki de aşere takrib ve Tayyibe kursundadır. Zamanın zenginlerinden bir evine Kuran okumak üzere davet eder. Oldukça geniş bir salon ve hayli kalabalık davetli topluluğu hazır beklemektedir. Üstad bir aşır okur sonra okuduğu kısmın manasını vererek güzel bir sohbet yapar. Misafirler sorular sorar hocamız ikna edici cevaplar verir. Vakit hayli ilerleyince hocamız izin isteyip salonda ayrılır. Ev sahibi hocamıza bir tomar paranın büyük kısmını saymadan ‘’azımızı çoğa tut ‘’ diyerek uzatır. Hocamız parayı cebine koy Kuranı para için okumadım deyince adam parayı azımsadı sanıp tomarın geri kalanını da ilave edip onun cebine koymaya çalışır. Rahmeti Üstad : ‘’ lütfen parayı cebine koy ben Kuranı para karşılığı okumam, okursam senin ölmüşlerine sevap gitmez .Allah için okudum , yardım edeceksen Kuran Kursu öğrencilerine yardım et’’ der. Zengin adam hocamızı öğle bir kucaklar ki… ‘’Hocam keşke bütün hocalar senin gibi olsa biz bu dini başka severdik’’ demekten kendini alamaz.
Muhterem hocamla Şeref Kibar abinin kitap dükkanının bürosunda öğlen yemeği niyetiyle üzüm ekmek yiyoruz. Bizden başka kimse yok sükunetle hocamı dinlerken telefon çalıyor. O günler cep telefonu yok .Müftülükten arandığını söyleyip yemek işini bırakıp hızla bürodan çıktı. Bir zaman sonra biraz üzgün biraz kırgın gelip yerine oturdu. Ne oldu Hocam diye sorunca: ‘’Camide para toplamıştım sayıp tutanakla birlikte zarfa koyup teslim ettim. Para noksan diye aradılar. Gittim zarfı koyduğum çekmeceyi hızla çekince eksik dedikleri paralar geliverdi. Zarftan düşmüştür deyip özür dilediler’’. Halbuki biraz dikkat biraz itina ne güzel olurdu. Ama tersi gönülleri incitiyor .
Devam edecek inşallah. Allaha emanet olunuz.
RECEP UZUN