ALTIN
DOLAR
EURO
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ordu °C

BİR VAAZ VE BİRKAÇ HATIRASIYLA HALİL TATLIGÜL HOCAM:3

İslamın şartı kaç diye bir alime sormuşlar, altı bazen yedi diye olur diye  cevap vermiş. Hocam biz beş diye öğrendik nasıl altı nasıl yedi olur? Cevap vermiş;  altıncısı kişi haddin bilmektir, yedinci ise haddini bilmeyene bildirmektir.

Fatsa İmam Hatip Lisesinden felsefe ile aşırı meşgul birkaç öğretmen Halil Hocaya gidip “birkaç felsefe sorusu soralım, nasıl olsa cevap veremez. O  felsefe, sosyoloji, psikoloji okumamıştır, bu konuları bilmez.” derler. Pekte niyetleri iyi olmayan bu arkadaşlar İslam Dağ’ a hocayı ziyarete ( mahcup etmeye desek daha iyi olur) giderler. Hocam onları çok güzel karşılar ve kendilerine ikramlarda bulunur. Tam o arkadaşlar sorularını sormaya kalkıştıklarında Hocam gayet ciddi bir ses tonuyla ‘’Yüce Allah bana şu kadar bir feraset  verdi ki içinizden sabah namazı kılmadan buraya gelenleri ismen tek tek  söyleyebilirim’’ der ve noktayı koyar. Bizimkiler sükun üzere mebni olarak dersini almış vaziyette Fatsa’ya dönerler. Denmiş ya; misafirlikte gözünü, sofrada elini, alimin yanında dilini, arifin yanında kalbini muhafaza et. Yoksa ders alma zamanın gelmiştir. Halil hocam da sabah namazına kalkmayıp bilginin gururuyla yola çıkanlara dersini vermiş olur.

Geçen bir camiye Cuma sohbetine gitmiştim. Vazifeli imam efendi  ‘’ İmam Hatip Lisesinde meslek dersi öğretmeni bir hocam , imam efendi bana kızacaksın ama söyleyeyim; ben İmam-ı Azam’dan daha alimim, benim bilgim ondan fazla dedi’’ deyince Halil hocamı hatırladım. Kişi haddin bilmek  gibi irfan olmazmış. Rize ‘den Hocama gelen bir tanıdığı bazı kitapları ödünç ister. Üstad  istemeyerek de olsa önemli kitapların bir kısmını gelen hocaya verir. En kısa zamanda iade ederim diyerek giden kitaplar aylar, hatta yıllar geçer geri verilmez .Alanda aslında ariyet olarak aldıklarını vermeyen cinstendir. Halil hocamın canı çok sıkılır, üzüntüsü yüzüne yansır. Sevenlerinden gözü kara birkaç genç ‘’Hocam canını sıkma gidip kitapları şu art niyetliden alıp gelelim. Bizimle gel adresi göster, gerisi bize ait.’’ derler. Bir taksiye atlayıp Rize’nin o köyüne giderler. Üstad kitaplarını alan hocayı bulur. Eve buyur edilirler. Hocamın kitaplar için geldiğini anlayan ev sahibi gençlerin durumundan vaziyetin ciddiyetini anlar. Hiç itiraz etmeden kitapları verir. Hoca Efendi gençlere teşekkür ederken herkesin anladığı bir dil vardır, o dilden başkasını anlamaz hakikatine vurgu yapar.

Ödünç diye alınıp giden ve bir daha gelmeyen onlarca kitabım oldu!.. Oysa gelmeyen her kitap gönülde bir yara bırakır. Bedava alınan kitabın kıymeti de pek bilinmez. Fatsa İHL’nin yurt müdürüyken  gençlere namazı sevdirmek için  “Sabah Namazına Nasıl kalkılır” adlı kitabı bedava olarak dağıttım. Bazı kitapların çöp kutusuna atıldığını görünce kalp krizinden gidecek  gibi oldum. Hayatımda yaşadığım en müessif  olaylardan biri olarak hatıralarımda yerini aldı.

Oku diye başlayan kitabın müminleri okumuyorsa durumun vahameti ortada sevgili dostlarım. Ne olur kitaba para verin, değer verin , zaman ayırın. İlim yolu cennet yoludur unutmayalım. Rabbim okuyan, yaşayan, yaşatma gayreti içinde olan samimi kulları arasına bizleri dâhil eylesin. Bizleri Halil Tatlıgül gibi dostlarına hayırlı halef kılsın! Âmin ecmain!…

Yorumlar

Reklam
ETİKETLER:
BİR YORUM YAZIN

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.