Rahmet İnsanı Olmak

“Rabbim, bağışla ve merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” (Mü’minun Suresi / 118)

“Bu, Allah’ın kullarının kalplerine yerleştirdiği merhamettir ve Allah, ancak merhametli kullarına rahmet eder”. (Müslim, Cenâiz, 11; Buhârî, Merdâ, 9)

Evet sevgili dostlar, rahmet ayı Ramazanın sonuna geldik. Alemlere rahmet olarak gönderilen kutlu resulün  merhamet potasında şekillenme gayretimiz devam ederken  sonsuz rahmet pınarı olan Kitabımızdan kana kana içmek nasip oldu. Rabbim son nefese kadar istifade lütfetsin!

Şimdi insanlığın beklediği, Peygamberimizin öğütlediği rahmet insanı nasıl olabilirizi maddeler halinde görmeğe çalışalım:

1.  Rahmeti tefekkür dünyamıza taşıyalım. Dünyanın ve üzerinde olan her şeyin fani olduğunu hatırdan çıkarmayalım.Rüyada olduğumuzu, ölünce uyanacağımızı, gerçek hayatın ahiret hayatı olduğu ikazını peygamberimiz hep hatırlatmıştır. Züleyha Hz. Yusuf(a.s.)’a yüzünün, saçlarının, gözlerinin ne kadar güzel olduğunu söyleyince O’nun cevabı “ Aldanma, bu yüz toprak altında böceklere yem olacak.Gözler haşarata yuva, saçlar yorgan olacak” demek olmuştur. Ömer b. Abdülaziz halife olunca alimlere sormuş  “nasıl olursam bu işin altından kalkabilirim?” diye.Devrin ilim ve irfan erbabı “Büyükleri; baban, annen, ağabeyin bil. Küçükleri evladın kardeşin olarak gör.” cevabını vermişler.

2.  Rahmeti ibadet hayatına yansıtmalı. Namazımız son namaz gibi kılınmalı, orucumuz son oruç gibi tutulmalı, diğer ibadetleri tam bir ihlas ve samimiyetle edaya gayret etmeli. Tabiin efendilerimiz ilim alacakları adamın önce namazına bakarlarmış. İbadetlerini ikballerine kurban edenlerden sakınır, uzak dururlarmış.Hayatın tamamını ibadet şuuruyla yaşama gayretimiz olmalı.

3.  Rahmeti gönlümüze taşımalı, içimizi rahmetle imar ve ihya etmeliyiz.Gönlü gülistan olanlar başka gönüllere rahmet pınarı olabilirler.Abduullah b. Cafer (r.a.) Medine hurmalıklarından birinde tefekkür ve tezekküre dalmışken bir çoban görür. Çoban yanındaki üç parça ekmeğin tamamını bir köpeğe vermiştir.Medine’ye gelen yabancı, bu hayvana olan merhametine hayran kaldığı köleyi satın alıp azad eder ve o bahçeyi bu güzel gönüllü çobana hediye eder. İşte böyle sadece insanlara değil, hayvanlara bile engin merhamet eden bir gönlümüz olmalı.Şairin dediği gibi “kanadı kırık kuş merhamet ister.”

4.  Rahmetin dile yansıması gerekir. Müminin dili arının balı gibi olmalı. Kuranımız  sözümüzün tatlı, nazik, yumuşak, gönül alıcı ve doğru olmasını öğütler. Yunusumuz:

“Söz ola kese savaşı,

söz ola kestire başı,

söz ola avulu aşı,

yağ ile bal ede bir söz.”

dizeleriyle meramını ne güzel ifade ediyor. Mevlanamız “tatlı suyun başı kalabalık olur” ikazında bulunmuşlar.

5. Rahmetin göze aksetmesi lazımdır. Öğle bir gözümüz olmalı ki ehlini yüzünden tanımalı insan.ihtiyaç sahipleri halini arz etmeden simasını okuyarak derde derman, yaraya merhem olmak gerek.

“Yol oldur ki doğru vara
Göz oldur ki Hakk’ı göre
Er oldur alçakta dura
Yüceden bakan göz değil”

Yunus Emre

6. Rahmetin elde görülmesi gerekir. İmanın en güzel meyvesi rahmet ve merhamettir. Müslüman’ın eli hep rahmet tevzi etmeli. Demet demet gül sunmalı gönül bahçesinden. Rasulullahın elleri okşadı diye ömür boyu saçlarını kestirmeyen sahabi efendilerimiz var. Bizim ellerimiz ne kadar onunkilere benziyor diye düşünüp, tefekkür etmeliyiz.

7.  Rahmet ve merhamet makama yansımalı dostlarım. Biliyoruz en tehlikeli imtihanlardan biri makamla sınanmaktır. “Dünya Sultan Süleymana kalmadı” hakikatini unutmazsak makam emanetini rahmet vesilesi kılabiliriz.Yusuf (a.s.) gibi Mısır’a sultan olmanın yanında, gönüllere de  sultan oluruz.Yoksa firavunlaşıp kızıl denizde helak olmak ta var, unutmamalıyız.Yirmi iki milyon kilometre kareye hükmeden Fatih’in,  Kadı Hızır Beyin karşısında nasıl yargılanıp hükme rıza gösterdiğini tarih şerefle  kayda geçermiydi?..

8. Rahmet malımıza nasıl yansımalı?  Cevabı Kasas 77. Ayette “… Allah sana nasıl böylesine büyük bir ihsanda bulunmuşsa, sen de başkalarına iyilikte bulun…”ilahi tavsiyesi hayat parolamız olmalı. Mal ve mülk emanettir. Bu emanet nice hastalara şifa, nice dertlere deva olabilir bizim ellerimizde.Yeter ki  gönüllerimizi kasaya keseye çevirmeyelim.Hazreti Ömer Efendimiz komutan sahabilerden Habib b. Meslemeyi hazineye sokup  istediğinden istediğin kadar al deyince, mübarek sahabi tek bir kılıç alıp çıkmışlar.Bununla Allah yolunda savaşa devam buyurmuşlar.

9. Rahmet ve merhamet aile hayatımıza yansımalı. Eşimiz evlatlarımız bizdeki rahmeti görmeli ve istifade etmeli. Çünkü bizim en önemli şahitlerimiz onlar olacaklar. Eşine evladına sert ve katı olanların İslami ve imani şahsiyeti kemalden noksan, merhametten yoksundur. Rasulullah Efendimiz Mekke’yi fethedince gidip Hatice’sinin mezarının yanına çadır kurmuşlar.Bu nasıl bir vefadır, nasıl bir sevdadır aleme göstermişler.

İşte bütün bunlar bir insanda cem olursa ilahi rahmetle inşa olmuş bir şahsiyet vucut bulmuş oluyor. Rabbim sevdiği, sevdirdiği, sevindirdiği, böyle güzel bir rahmet, merhamet ve şefkat insanı, güzel müslüman olmayı hepimize nasip eylesin.!