ALTIN
DOLAR
EURO
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ordu °C

BİR HATIRA: İKİ GÜNLÜK İŞ

22.05.2018
184
A+
A-
BİR HATIRA: İKİ GÜNLÜK İŞ
Reklam

Cuma günü son derse giderken. yanıma yaklaşıp “Hocam, size bişey diyebilirmiyim.” deyince beraber yürümeye başladık. Hafta sonu için iş aradığını bunun için yardım istediğini öğrenince ders cıkışı kütüphaneye gelmesini tembihleyip derse gitmiştim.Kütüphaneye gittiğimde içerde beni bekler buldum.Niçin çalışmak istediğini, yatılı bir öğrenci olduğunu ve derslerinin de pek parlak olmadığını ifade ettiğimde gözleri bir noktaya sabitlenmiş başı öne eğik vaziyette konuşmaya başladı:

“Babam birkaçay önce öldü. Annem ve kardeşlerim zorda. Onlara yardım etmek için hafta sonu iş bulunca çalışıyorum. Ben burada iyiyim ama onlar hiç iyi değil…” Biraz daha konuşmaya devam etti. Karşımda gencecik bir dev adam olduğunu fark ettim. Dul annesi ve yetim kardeşleri vardı. Konuşurken yanakları al al olmuş ve yüzünü saklar gibiydi. Oysa yanı başındaki yetimden  o ana kadar haberdar olmayan benim utanmam gerekiyordu. Yetimler  topluma emanetti ve bu emanetten hesap verecek olan da ben ve benim gibilerdi. Kitap okuması ders çalışması gereken bir öğrencinin  omuzlarında nekadar da  ağır bir yük vardı. Bu ağır yükü onaltısında lise ikinci sınıf öğrencisi nasıl taşırdı. Kimbilir  daha kaç Lokman bu durumdaydı. Elleri  kalem, kitap tutması  gerekirken daha şimdiden nasır tutmaya başlamıştı. Geçen hafta tuğla boşalttım  tam iki gün deyince ellerindeki yara izinin sebebi ortaya çıkmıştı. Normal işcilerin üçte biri ücrete bu yetimi çalıştıranın yaptığı yanlıştan haberi varmıydı. Kışın yaklaştığı soğuk günler de inşaatlarda iş arayan bu öğrencime yardım etmem elzemdi. Ona ve ailesine bir yolunu bulup el uzatacaktım. Ailesinin bulunduğu ilçenin belediye başkanı okul arkadaşımdı. Onu telefonla arayıp bu aileye yardım etmesini isteyecektim. Bildiğim kadarıyla bu tür yardımlar yapıyordu.

Sana iş buldum dediğimde sevinmiş heyecanla elime sarılmıştı. İki günlük yevmiyeyi cebimden çıkarıp kendine peşin olarak uzattığımda ne iş yapacağını sordu. “Hem parayı peşin de istemem, önce işi yapar sonra ücreti alırım, haftaya onlara götürürüm.” diyordu. İşin kitap okumak deyip raftan indirdiğim peygamberimizin hayatının konu edildiği iki ciltlik “Efendimiz Hz. Muhammed” isimli eseri uzatınca itiraz etti. Ne kadar ciddi olduğumu görünce iki günlük işini kabul etti. Çünkü okuyacağı peygamber de doğuştan yetim, altı yaşında oksüz kalmıştı. Bu kitaptan hayatı öğrenecekti. Dünyayı değiştiren yetim ona çok iyi bir kılavuz, sonsuz bir moral olacaktı. Biraz daha konuşuştuk. Derslerine çok çalışması gerektiğini, çok kitap okumsının faydalı olacağını, sıkıştığı durumlarda yanında olduğumu anlatınca rahatladı. Birlikte ayağa kalkıp kapıya yönelince “Hadi göreyim seni!” diyerek kütüphaneden ayrıldık.

O mübarek cuma günü hayatımın en mutlu günlerinden biri olmuştu. Bir yetimin derdine merhem olmak ne güzel bir ödüldü ya Rabbi! Mutluluk bu değilse neydi! Kocaman bir dağı gencecik omuzlardan yere indirmek, yetime nefes aldırmak, kararan ufuktan sisi pusu kaldırmak. Güneşin doğuşunu seyretmek bu olsa gerek.Öğretmen olmak bu olmalı dedim içimden. Öğretmen olduğum için bir kere daha şükrettim Yüceler Yücesine.Yıllar önce elimden tutan, bana mutlaka okumam gerektiğini söyleyen Recai Hocam geldi gözlerimin önüne. Babamı ikna etmek için döktüğü diller, yaptığı övgüler. Hele de liseden yanlış fikirlerim yüzünden okuldan atılacakken bana kolkanat geren Celal Hocam. “Seni bu okuldan attırmayacağım.” deyip bir surü kitapla beni hayata döndüren ömür boyu teşekkür borçlu olduğum model insan. Ondan sonra en iyi ve sadık dostlarım kitaplar olmuştu.

Hafta sonu Lokma’nın ailesinin kaldığı ilçenin belediye başkanını aradım. Kendisine durumun nezaketini anlattığımda gerekli yardımı yapacağı sözünü alınca rahatladım. Artık bir dert halledilmiş  bir çok yetimin yüzü gülmeye başlamıştı. Gerçi sırada başka dert ve dertliler vardı ama olsun hala güneş doğudan doğuyordu ve umutlar sürüyordu…

RECEP UZUN

ruzun5252@gmail.com

Yorumlar

Reklam
ETİKETLER: , , ,
BİR YORUM YAZIN

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.