ALTIN
DOLAR
EURO
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ordu °C

28 ŞUBAT HATIRALARIM 2

22.05.2018
914
A+
A-
28 ŞUBAT HATIRALARIM 2
Reklam

Karanlık şubatın üzerinden tam iki yıl geçmiş okulumuzun muhasarası bütün şiddetiyle devam ediyordu. Bir zamanlar 2250 öğrencisi olan Fatsa İmam Hatip Lisesi, öğrencilerinden yüzde yetmişini kaybetmişti. Oysa o günlerde ilçedeki tüm liselerden daha fazla öğrencimiz vardı. Geçen iki yılda hiçbir öğrenci kaydı yapılmağından tekbir yeni sınıf açılmamıştı. Bu yüzden kız binamız elden gitmiş ana binanın da elden gitmesi an meselesi olmuştu. Hatta ilçede yayın yapan yerel televizyon gizlice çektiklerini aleyhte haber yapıp sınıfları boş gösteriyordu. İhtiyacı olan okullardan bahiste okul binamızın gerekli yerlere devrinin vakti geldiğini haykırır olmuştu. Okul aile birliğiyle Tv sahibiyle görüşüp bu yayınlardan vazgeçmesini, lehimize yayın yaparsa reklam ücreti altında para bile verebileceğimizi teklif etmiştik. Adam teklifi kabul edip Anakara’ya giderken kaza geçirdi. Ciddi bir yaralanma oldu ki bizim için yapılacak program gündemden düştü. Böylece biz para vermekten kurtulduk onlarda bir daha aleyhte yayın yapmadılar.

 

Ama okul gittikçe boşalıyor bizler kara kara düşünmeye başlamıştık. 1999 yılında Kayseri de meslek dersleri öğretmenlerinin hizmet içi seminerine katıldığımda gördüğüm manzara beni iyice üzdü. Çünkü katılımcıların yüzde sekseni ümitlerini yitirmiş, artık bu iş bitmiştir noktasına gelmişlerdi. Öyle ya çok yakın tanıdık dostlar bile çocuklarını bu okullardan alıp götürdüler. O yaz tokat Erbaa ya yolum düştü. İmam hatip lisesini ziyaret ettim. Baktım broşür hazırlamışlar köylere gidip ev ev öğrenci aramaya başlamışlar. Bizimde 250 öğrencilik erkek öğrenci yurdumuz var, birde kız yurdu ayarladık mı bu iş oldu demektir kararına vardım. İlk yıllarda selefimiz gibi demir asa demir çarık yollara düşmek gerekiyordu. Okul müdürüne gelip planı anlattım “ biz bu sene 150 öğrenci kayıt yaptıracağız “ dedim. Müdür bu uçuk hayale pek inanamasa da destek sözü verdi. Broşürler Konya da hazırlandı .Radyo reklamı  hazır hale geldi. Fatsa imam hatip mezunu Kemal Koç dostum çok güzel bir seslendirmeyle   “Kuranınız mahzun olmasın ,seccadeniz garip kalmasın..”diye hazırlanan reklamı yayınlamaya başladı.Bu tanıtım reklamı çevremizde  baya ses getirdi.Halktan o çağrıyı dinlerken ağlayanlar olmuş.Yerel bir gazetecinin ,işgüzarlığı sayesinde ulusal gazetelerden birinde bölücülük yaptığımız haberi çıktı.ilçemiz camilerinden derdimizi anlatmak istesek de kürsüler bize kapalıydı.Ama civar ilçe ve köylere gittik vaaz ve sohbetlerle durumu anlattık. Halk bizi gözyaşlarıyla dinleyip sahiplendi. Hatta termeli Küçük Hafiz Abinin sahra sohbeti diye bir organizesine gittik. Yalvar yakar beş dakika konuşma müsaadesi alınca mikrofonu ele alıp derdimizi dökmeye başladık. Hafız abi biraz dinleyince “istediği kadar konuşsun” haberi göndermişti. Kendisi de bizi destekleyen güzel bir konuşma yaptı. Onun dervişlerinden biri torununa “ yavrum imam hatip okulu kapanıyormuş. Oraya öğrenci lazımmış. Sen mi gidersin yoksa ben mi “  diye serzenişte bulunmuş.Özellikle Cuma günleri ve bu sahra sohbetleri işimizi hayli  kolaylaştırdı.Fakir fukaraya,  kız –erkek fark etmez çocuklarını bedava okutma sözü vermiştik. “Bu din, garip olarak başladı , tekrar garip olarak gelecektir. Ne mutlu gariplere!” diyen Peygamberimiz önümüzde, sesi kulağımızdaydı. Yol aynı olunca çile de aynıydı… O sene Ferhat Yılmaz Beyle duyupta gitmediğimiz köy ve kasabaları tabir caiz se karış karış dolaştık.

 

Bir yandan kendi oğlum ağlayıp yalvarıyor.”Baba arkadaşlarım gitti. bana yazık etme. Beni başka bir okula kayıt ettir”  . “oğlum gemiyi ilk fareler terk edermiş, biz bu gemiyi terk edemeyiz. kendi oğlumu alır götürürsem başkalarının çocuklarını nasıl isterim?. Allah seni zayi etmeyecek Ona güven oğlum” deyip teselli ettim. Hatta bu zor dönemde ikinci oğlumu da imam hatip lisesine kayıt ettirdim. O yıl Allaha şükürler olsun tam yüz elli öğrenci kaydını yaptırdı. Anadolu kısmına üç , düz kısma üç  altı tane yeni sınıf açılıyor demekti .Bu müdürün bile inanamadığı ama sevinçten gözlerini yaşartan bir lütfü ilahi olmuştu.İkinci yıl kayıtlarımız iki yüz elli olunca artık şükür secdesi makamındaydık.Bu Türkiye ölçeğinde bir başarı hikayesi olmuştu.

 

Atmış tane kız öğrenci için yatacak yer temini gerekiyordu. Bu yeni durum için çareler ararken kapanan Kuran Kurslarının sünger yatakları bize ümit oldu. Bu eski yataklar tamir edilip yeni kız yurdumuz hazırlanacaktı. Fatsa da yardım için esnaf ziyaretlerine başladık. Acı bir hatıra olarak kaydetmem lazım bir dükkana uğradık. Adamlar ” sakın içeri adım atmayın biz oraların kapanması için çalışıyoruz siz yardım istiyorsunuz” diye bizi paylayıp resmen kovdular. Tabi her yolun yolcusu oluyor. Hakka sahip çıkıp biz moral verenlerde ha keza. Rahmetli Rekabi Sade abimiz bizi hoş karşılayıp ne kadar yatak yüzü ihtiyacımız varsa verdi. Eksik olmasın Fatsa esnafı ellerinden gelen yardımı esirgemedi.

 

Ancak “kim olursan ol gel gel” diyerek kayıt yaptığımız öğrencilerin bir kısmı çok zor gençlerdi.Bir kısmı kötü alışkanlıklar edinmiş, disiplin ve çalışma problemi olan öğrencilerdi.Bir tanesi şimdilerde rahmetli oldu yurttan çıkarılmıştı.Yurt müdürü Yunus Karakullukçu, çok babacan peygamber sabrı olan bir arkadaşımdı .Onun bile sabrını taşırmış olmalı ki yurttan çıkarılıp bir gece kış soğuğunda inşaatta yatmış.Tabi soğuk yüzünü gözünü morarmıştı.Sordum durumu anlattı.Kırdığı yumurta kırkı geçmişti.Yunus Beyin yanına gittim. “O öğrenci kredisini bitirdi” cevabını verdi. “Hocam bu sefer benim krediden harcayalım “ deyince dayanamayıp geri kabul etti. Tabi o yavrumuz da okulu bitirip Bir Kuran kursunda hocalığa başladı. Öğrencilerini dere kenarına pikniğe götürmüş. Çocuklardan biri göle düşünce kurtarmak için koşup öğrencisini kurtarıp kendisi boğulmuş. Rabbim ona ve vefat eden bütün öğrencilerimize rahmet eylesin!…

 

Netice o günler karanlık ve kara günlerdi. O dönem çok güzel öğrencilerimiz oldu. Memleketin dört bir yanında göreve başladılar. Kendi oğullarım bile önemli makamlarda görev yapıyorlar. Bize düşen rıza makamından ayrılmayıp bir ömür şükür secdesinde olmaktır.

 

Rabbim bu milletin çocuklarını imanlı Kuranlı Peygamber sevdalısı hayırlı evlatlar eylesin.İslam düşmanlarına karşı muzaffer ve muvaffak eylesin.Yavrularımıza yar ve yardımcı olsun!…

RECEP UZUN

ruzun5252@gmail.com

Yorumlar

Reklam
BİR YORUM YAZIN

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.