CEREN ÖZDEMİR DAVASI
CEREN ÖZDEMİR DAVASI
Ceren Özdemir davasının ilk duruşması geçtiğimiz pazartesi günü yapıldı. Duruşmaya çok sayıda meslektaşımla birlikte, müşteki vekili sıfatıyla bende katıldım.
Öncelikle, sanığa, ne ceza verilirse verilsin, vicdanımız asla tatmin olmayacaktır. Ceren’in annesinin de söylediği gibi, bu dava artık tüm Türkiye’nin davası olmuştur. Suçtan sadece Ceren’in ailesi değil, toplumun geneli zarar görmüştür.
Sanık Özgür Arduç duruşmada; “Yetiştirme yurtlarında iki kere tecavüze uğradığını, bu nedenle tüm insanlardan nefret ettiğini, Ceren’i özellikle hedef olarak seçmediğini, tesadüfen denk geldiği için onu takip edip öldürdüğünü, akli dengesinin yerinde olmadığını, insan öldürme arzusunu cezaevi psikoloğuna da anlattığını” söylemiştir.
Burada dikkat çekmek istediğim husus, sanığın cezaevi psikoloğuna açık cezaevine geçmesi halinde, firar edeceğini ve hasımlarını öldüreceğini söylemesine rağmen, daha önce de firari oluşu, çok sayıda hücre cezası almış olması da gözardı edilerek, kendisine İYİ HAL! nedeniyle açık cezaevine geçmesine izin verilmesi, Ceren’in ölümüne sebep olmuştur.
Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi tarafından sanığın akıl sağlığının ve cezai ehliyetinin tam olduğuna dair, 24/12/2019 tarihinde kurul raporu verilmiştir.
Sanık hakkında, 20 Ocak’ta yapılacak duruşmada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecektir. Bu tip suçlarda idam dışında verilecek her ceza, katile ödüldür. Bir hukukçu olarak; önce idam kararını hatasız verebilecek Adil bir Yargı oluşturulması, sonra da idam yasası tekrar getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.