ALTIN
DOLAR
EURO
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ordu °C

BAYRAMDA KANAYAN YARA

Babası Hapiste Olan Boynu Bükük Çocuklar…

Bayramlar en çok çocukları mutlu eder. Babaların, annelerin ve diğer büyüklerin şefkatli ellerinde harçlıklar, dillerinde dualar alınır bayram günlerinde. Bu bayramda bu sevinçten mahrum binlerce, on binlerce boynu bükük, gözü yaşlı çocuklarımız var. Onlara dönmeden evvel Asrı Saadete gidelim beraberce:

Bir bayram sabahı  Peygamberimiz, sahabesiyle birlikte mescitten eve gidiyordu. Bayram namazı kılınmış, sahabeler evlerine dağılıyorlardı. Medine`nin sokakları cıvıl cıvıl çocuk sesleri ile inliyordu. Onlar da haklıydı. Çünkü gün sevinme günüydü. Hem bayram sabahıydı, hem de Hz. Peygamber sokakta onlara bakıp gülümsüyordu. Herkes yeni elbiselerini giyinmiş, saçları taralı ve Hz. Resul ile o güzide ashabın bayramlarını kutlama şerefine nail oluyorlardı. Nasıl sevinmesinler?

Fakat o da ne. Bir çocuk boynunu bükmüş, eski elbiseleri üzerinde olduğu halde, ağlamaklı şekilde bir kıyıda oturmuş, oynayan çocukları seyrediyordu. Rahmet Peygamberiydi ya bizim Peygamberimiz. Gözünden kaçmazdı bu tür durumlar. Hemen çocuğa yaklaşıp, neden böyle somurtup oynamadığını sorar. Anlar ki çocuğun babası Uhud Savaşı`nda şehid düşmüş. Hz. Peygamber, o an çocuğun hayatını baştan sona değiştirecek karar verir. Adını sorar çocuğa. Buceyr diye cevap alınca, bu isme itiraz eder ve bundan böyle; “İsmin Beşir olsun” der. Fakat güzel bir haberi daha vardı Beşir`e. Çünkü Beşir babasızdır, yani kendi Peygamber`i gibi yetimdir. Üstelik annesi başkası ile evlenmiş, yalnızlık hissetmektedir. “İstemez misin?” der o güzel Resul; “Ben baban olayım, Âişe annen, Fatıma da kardeşin olsun.” Beşir`in yüzü gül gibi açılmıştır artık. Ağlamaklı olan ifadesi değişmiş, güleç bir yüz ile cevap verir, yetimler babası Peygamber`e; “Nasıl istemem, nasıl razı olmam” diye.

Biraz önce Buceyr iken, Beşir olan çocuk eve götürülmüş, yedirilmiş, içirilmiş, güzel elbiseler giydirilmiş, saçları taranmış ve “Haydi bakalım, arkadaşlarına katıl” denmiş. Beşir dünyanın en mutlu çocuğudur şimdi. Bütün yetimlerin babası ona baba, Aişe anne, Fatıma da kardeş olmuş. Bu kutlu ailenin bir ferdidir artık. O bayram sabahı alabileceği en güzel bayramlığını, bu aileye üye olmakla almış. Hem de yediği yemek, giydiği elbiseler de cabası. Güler bir yüzle katılmış akranlarının arasına.
Resulullah (S.A.V.)`in vefatında, herkesten çok fazla üzülen biri vardır: Beşir Bin Akra. Herkes ağlarken, o şöyle seslenmektir. “İşte şimdi yetim kaldım. İşte şimdi garip oldum.Şimdi yetim olmadığı halde boynu bükük ve gözü yaşlı.  Beşirler yine var hem de on binlerce.

Erken evlendin bahanesiyle resmi nikahı olmasına rağmen hapse atılan binlerce babanın on binlerce çocuğu bayrama hüzünle girdi. Bir melun sözleşmenin, ona paralel menhus yasaların kurbanı (Kaldı ki yasalar geçmişe yürümez evrensel kuralına rağmen) mazlum babaların on binleri bulan çocukları gözyaşını içerken bayram geldi. Onların çaresizlik içinde çırpınan anneleri ne yapsın bu bayramda? Peygamberimiz bu çocukları görse ne der, ne yapardı ve ne söylerdi bizi yönetenlere?

Oysa bir tek çocuğu davetini kırmayıp evine giden Cumhurbaşkanımız binlerce çocuğun figanını niçin duymaz, onların sesine niçin icabet etmez anlamakta zorlanıyorum. Serçesi ölen çocuğu teselli eden Peygamberin ümmetiyiz hepimiz. Yarın ondan şefaat dilenmek durumundayız. Bayram mazlumların göz yaşını silme zamanları değilse ne zaman dinecek bu göz yaşları?

Rabbim sesimizi duyması gerekenlere sen duyur kısık seslerimizi! Sen yâr ve yardımcı ol mahzun gönüllerin sahiplerine! İcabet et mazlumların dualarına!

Kimsesiz kimse yoktur, kimsenin var kimsesi.

Kimsesiz kaldık  yetiş ey kimsesizler kimsesi!

Recep UZUN

ruzun5252@gmail.com

Yorumlar

Reklam
BİR YORUM YAZIN

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.