HUZURLU BİR YUVA KURMAK ve ONU KORUMAK

“ Eşim Allahın lutfu , eşim başıma tacım,

     Gerisini sorarsan  ya anamdır ya bacım”

Kadın erkek  her mümin huzurlu bir yuvanın özlem ve emelindedir. Bunun yolunun da evlilikten geçtiğini temiz fıtratlı kişiler teslim eder. Rabbimizde yarattığı insanın mutlu olmasını ister. Bunun için bu fani âlemde gerekli ortamı en ince ayrıntılarına kadar hazırlamıştır. Ve huzur ve mutluluğun şifrelerini insanın tarihi serüveninde gösterdiği gibi ebedi saadet reçetesi Kuranında belirtmiş, peygamberinin mübarek ağzından da beyan etmiştir. Bize düşen tarihi ve Kuranı doğru okumak, Peygamberimizi can kulağıyla dinlemektir.

Rum Suresi:21“İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O’nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen Kavim için derslervardır.”buyuran rabbimiz huzurumuzun iki kanadınada işaret etmektedir:Muhabbet ve Rahmet.Birbirini sevenlerin ,biribirine rahmet olmasına ,yuvanın rahmetle dolmasına işaret etmektedir.Peygamberimiz bu rahmetin nikahla tecelli etmesi gerektiğini bir rivayette bize bildiriyor: Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Nikah benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimle amel etmezse benden değildir.”

Şimdi  yuvada dikkat edeceğimiz hususlara gelelim:

Huzurun temeli helal dairesinde aranmalıdır.Yuva kurulurken bile buna azami dikkat gerekir.Nikah olmadan mahremiyet kurallarını zedelemekten kaçınmak lazım.Yoksa nikahtaki keramet bozulur, hayaller tuzla buz olur.Nişanla nikahı karıştırmak ta doğru deildir.Şeytanı hayırlı işlere fesat karıştırmayı sever.

·

İmanlı gençlerin düğün hazırlığında israfa kaçmaktan sakınması gerekir. Başkalarını beğendirmek için israfa, hiç kullanmayacağı eşyaya ve lükse düşmemeli.Yuvanın baştan temellerini sarsan bu tuzaklardan uzak olmalı.

·

Düğünlerimiz haram görüntülerden arınmalı. Eylenmenin helal dairesi bir takım bahanelerle ihlal edilmemelidir. Nezih ve mubah dairesinde huzurlu bir yuvanın temelleri daha iyi atılır. Gecenin onbirinde telefonum çaldığında baya telaşlanmıştım.Telefonun öbür ucunda eski bir öğrencim “Hocam sizi nikah kıymak için evden alabilirmiyim” deyince şaşkınlıkla “nikah kıymamışmıydınız?” diye sordum. Cevap çok daha şaşırtıcı geldi. “Hocam nikah mı kaldı” diyerek düğündeki olumsuz görüntülerden dert yandı.

·

Evlendikten sonra dini vazifelere dikkat edilmeli ibadetlere  huzura açılmış kapılardır gözüyle bakılmalı. İsyan olan evler huzurlu yuva olmaktan uzaklaşır.Huzurla hazzı karıştıranlar bunun farkına geç varırlar.Her şeyimiz var ama huzurumuz yok diyenlere ibadetle aranız nasıl diye sormuşumdur.Bir gün bir genç yanıma gelip “Hocam falanla evliliğim için aracı olurmusun” rıcasında bulundu.Kendisine namazları düzenli kılıp kılmadığını sordum.Beş vakiti kılmadığını, cumalara gittiğini söyledi.Önce namaza başlamasını ,düzenli kıldığı zaman aracı olabileceğimi söyledim.Alnı secdeye gitmeyen insan Rabbinden nasıl huzur isteyebilir?Halkımızın yüzde yirmiyedisi beş vakit namaz kılıyormuş,boşanmalar üç kat artmış…Anlayana yeterli mesajlar var tabi.

·

Erkek evin geçiminden sorumlu olunca bütçeyi israfa kaçmadan cimriliğe düşmeden iyi ayarlamalıdır.Eşinin her istediğini değil gerekli ihtiyaca göre adımlarını atmalı.Her istediğini yapan tek Allahtır.bizim her istediğimiz olmaz. Çünkü biz kuluz.Peygamberimizin bile her istediği olmamıştır.Bu konu çok önemli.Her istediğinin olmasını isteyen eşler imkansızın peşinde huzuru feda ederler.

·

Fedakarlık iki taraflı olmalı.Sevgi ,saygı ,hoş görü iki kanatlıysa işe yarar.Tek taraflı kör ,topal gitsede çok zordur.

·

Problemsiz ev olmaz.Çözümü karşı taraftan ,özrü karşı taraftan bekleme gafletine düşmemeli insan.Bazen küçük bir özür buzları eritır ,meseleyi halleder.Müslüman iyi geçimlidir.Katlanmak ve fedakarlık çok hayırlı kapılara anahtar olur.Fedakarlık yapamayanlar evlenmemelidir.Hem kendine hem de başkalarına yazık ederler.

·

Komşuluk ve dostluk çevresine dikkat etmeli. Dünyaya gönül kaptırmış, her şeyi dünyada, markada arayan insanlardan uzak durmalıdır. Kendisi marka olmak gerekirken değeri kullandığı markada arayanlar maalesef çoğaldıkça çoğaldı. Mevlana  “insanlar gördüm üzerinde elbise (denecek elbise) yoktu. Elbiseler gördüm içinde insan yoktu.”derken bu yaraya dikkat çekmişti. Mabet yerine hafta sonları AVM lere giden, ibadet yerine alışveriş yaparak mutluluk arayan, dolapları giymeyeceği elbiselerle dolduran çok insan tanırım.

·

Evlerimizde İslami ve insani bilgilerimizi besleyecek bir kütüphanemiz olmalı.Başta Kuranı Kerim meal ve tefsiri, İslam İlmihali,Peygamberimizin ve peygamberlerin hayatı,Riyazussalihin gibi hadis kitapları, dini ,edebi kitaplar okunmak için kitaplığımızda yerini almalı.Mümkünse ailecek bu kitaplar sohbet usulü okunmalıdır.İyi okunmuş bir kitap cennet kapısını aralayacak yola bizi sevk eder.Maal esef süs olsun diye alınan ansiklöbediler istenen faydayı vermekten uzaktır.

·

İslami ailede herkes birbirine emanettir.Yekdiğerine karşı hak ve vazifelerle görevli ve sorumludur.İmanlı insanların yuvası cennetin bir şubesidir.Huzur ve mutluluk bu cennet yuvasında aranmalı dışarıda değil.Evinde içeceğin helalinden bir tas çorbayı lüks lokantaların pahallı menüsüne değişmemeliyiz.

Evlenen gençlerimize duamız; ” ne pazara kadar, ne mezara kadar, inşallah cennete kadar beraber olursunuz.” Şeklinde oluyor. Biliyorsunuz nikâh kıyılırken ebediyet niyeti şarttır. Niyetlerde Allah rızası olursa Allah o yuvanın hamisi olur.

Rabbim hepimize huzurlu yuvalar ,hayırlı eş ve çocuklar nasip etsin!Kazancımıza helalinden bolluk ve bereketler lütfetsin.!

Recep UZUN