ALTIN
DOLAR
EURO
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ordu °C

Devlet Memurlarının Cezai ve Disiplin Sorumluluğu

26.04.2018
3.090
A+
A-
Devlet Memurlarının Cezai ve Disiplin Sorumluluğu
Reklam

Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde “Memurların Ceza Kovuşturması” başlığı altında, memurlar hakkında özel soruşturma usulleri öngörülmesinin nedenleri, memurların yargılanmasında idari merciin izni ile özel soruşturma usulleri üzerinde durulacaktır. İkinci bölümde ise “Memurların Disiplin Sorumluluğu” başlığı altında; disiplin sorumluluğunun amacı, disiplin hukukuna hakim olan ilkeler, disiplin cezası türleri, disiplin cezasının nitelikleri, disiplin cezası vermeye yetkili makamlar,  disiplin soruşturması usulü ve disiplin cezasına karşı başvuru yolları kısaca incelenecektir.

Ülkemizde, memuriyet öteden beri bir meslek olarak kabul edilmiş ve bu anlayışa göre memuriyet statüsü oluşmuştur. Temel esasları yasa ile düzenlenen bu statü, memurların niteliklerini, atanmalarını, hak, ödev ve yetkilerini ve yükümlülüklerini gösterir. Bu konumları nedeniyle memurlar, kamu çalışanları arasında özel bir kategoriyi oluşturur[1].

Memur kavramı Anayasada, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ve 657 Sayılı Devlet memurları Kanununda tanımlanmıştır.

1982 Anayasası’nın 128 nci maddesine göre; “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle sorumlu oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yerine getirenlere “memur” ve “kamu görevlisi” denilir.

5237 Sayılı TCK’nun 6’ncı maddesine göre kamu görevlisi; “Kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi”dir.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesine göre; “Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu kanunun uygulanmasında “memur” sayılır”[2].

            I.DEVLET MEMURLARININ CEZAİ SORUMLULUĞU

            1982 Anayasasının kamu hizmeti görevlilerinin görev ve sorumluluklarını düzenleyen 129’ncu maddesinin son fıkrası “memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlarından ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunda belirtilen istinalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır” hükmünü getirmiştir.

Bu kural, memurları kapsayan özel soruşturma ve izin sisteminin anayasal dayanağını oluşturmaktadır.

            1.1.Memurlar Hakkında Özel Soruşturma Usulleri Öngörülmesinin Nedenleri

Kamu görevlileri ile ilgili olarak görevleri nedeniyle işledikleri suçlar ile yasalarda belirtilen bazı suçlardan dolayı farklı soruşturma usullerine tabidir. Bu kapsamda 3628 ve 4483 sayılı kanunlarda öngörülen suçları işleyen memurlar hakkında, genel hükümlere göre değil, özel yasa hükümlerine göre soruşturma yapılması gerekmektedir.

            Kamu görevlilerinin özel soruşturma usullerine tabi olmasının nedeni, devlet işlerinin sağlıklı yürütülmesi, devlet otoritesinin ve güvenirliğinin sarsılmaması için memurların asılsız ihbar ve şikayetten korunarak rahat ve verimli görev yapmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Ayrıca devlet işleri özel bilgi ve ihtisas gerektirdiğinden bu işleri yürüten memurların farklı bir soruşturma işlemine tabi tutulması zorunludur[3].

            1.2.Kamu Görevlileri Hakkında Özel Soruşturma Usulleri Öngörülmesinin Gerekli Olup Olmadığının Tartışılması

            Özel soruşturma usulünün gerekli olduğunu savunanlara göre;

  • Memurun asılsız ihbar ve şikayetlerle gelişi güzel yargı önüne çıkarılması saygınlığı zedeler, işlerin aksamasına neden olur.
  • Memurun eyleminin suç olup olmadığının belirlenmesi çoğu kez uzmanlık gerektirir. Dolayısıyla bunu en iyi soruşturma izni vermeye yetkili idari makamlar bilebilir.
  • Yine yasama, yürütme ve yargı ayrımı, erklerin diğer erkin alanına müdahale etmemesinin gerekliliği de bu uygulamayı gerekli kılar.
  • İdarenin takdir yetkisine sahip olduğu alanlar vardır, dolayısı ile yargı idarenin takdir hakkına müdahale etmemelidir[4].

           1.3.Memurun Yargılanmasında İdari Merciin İzni

Anayasamızın 129 uncu maddesinin son fıkrasında “Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturmaı kanunla belirlenen istisnalar dışında idari merciin iznine bağlıdır“.

            1.4.Genel Kurallara Göre Memurların Yargılanması Usulü

            Memurların 1.5 ve 1.6 başlıkları altında incelenen suçları dışındaki suçları hakkında ceza kovuşturması genel hükümlere göre yapılır. Diğer bir deyişle bu suçlar açısından memurlar ile normal vatandaşlar arasında herhangi bir fark yoktur[5].

            1.5.Özel Soruşturma ve İzin Usullerine Tabi (3628, 5816, 298, 1402, 2547 ve 2937 Sayılı Kanunlara Göre) Suçlar Yönünden Memurların Yargılanması Usulü

            3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanununda sayılan memurlar tarafından işlenen, rüşvet, zimmet, kaçakçılık gibi suçlardan dolayı memurlar hakkında ceza kovuşturmasında 4483 sayılı kanun hükümleri uygulanmaz. Bu suçları işleyenler hakkında Cumhuriyet Başsavcılıkları doğrudan doğruya, herhangi bir idari izin almaksızın kovuşturmayı başlatır. Durumdan soruşturma açılan memuru atamaya yetkili merciilere bilgi verilir. Ceza kovuşturması ve yargılaması işlemlerinin tamamı adli makamlar tarafından yapılır[6].

5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun, 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu hakkında 4483 sayılı kanun hükümleri uygulanmaz. Bu suçları işleyenler hakkında Cumhuriyet Başsavcılıkları doğrudan doğruya, herhangi bir idari izin almaksızın kovuşturmayı başlatır [7].

2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 53/c maddesi, öğretim elemanlarının görev suçlarından yargılanabilmeleri için özel bir ceza soruşturması usulü öngörmüştür. Dolayısıyla bu suçlar için 4483 Sayılı kanun hükümleri değil, 2547 sayılı Kanunun 53/c maddesinde öngörülen hükümler uygulanır[8].

2937 Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 26’ncı maddesine göre, “Mit mensuplarının… görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı … haklarında soruşturma yapılması Başbakanın iznine bağlıdır. Cumhuriyet savcıları, MİT görev ve faaliyetleri ile mensuplarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde durumu MİT Müsteşarlığına bildirirler. MİT Müsteşarlığının, konunun görev ve faaliyetlerine ilişkin olduğunu belirtmesi veya belgelendirmesi halinde adli yönden başkaca bir işlem yapılamaz ve herhangi bir koruma tedbiri uygulanamaz.”

            1.6. 4483 Sayılı Kanuna Göre Memurların Yargılanması Usulü

            1.6.1.Kanunun Amacı

4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 1 nci maddesine göre” Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledkleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için, izin vermeye yetkili merciileri belirlemek ve izlenecek usulü düzenlemektedir.

            1.6.2.Kanunun Kapsamı

            4483 Sayılı kanunun kapsamı 2 nci maddesinde hükme bağlanmıştır. Bu maddeye göre; Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır. Görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tabi olanlara ilişkin kanun hükümleri ile suçun niteliği yönünden kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma usullerine ilişkin hükümler saklıdır. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali genel hükümlere tabidir. Disiplin hükümleri saklıdır. TCK 94, 95. maddlerinde düzenlenen işkence suçu, 96. maddesinde düzenlenen eziyet suçu ve 256. maddesinde düzenlenen zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması ile 5271 Sayılı CMK nın 161/5. maddesinde düzenlenen Cumhuriyet Savcılarının yazılı veya sözlü istem ve emirlerin iyerine getirmeme suçuna ilişkin açılacak soruşturma ve kovuşturmalarda bu kanun hükümleri uygulanmaz.

            1.6.3. Yetkili Merciin Suçu Öğrenmesi

            Cumhuriyet Başsavcılığı ihbar ve şikayet yolu ile suçu öğrenebilir. Ya da ilgili memur veya diğer kamu görevlisinin görevinden kaynaklanan bir suç işlendiğini, basından, kitle iletişim araçlarından, olay tanıklarının konuşmalarından veya bizzat öğrenebilir. Cumhuriyet Başsavcılıkları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevden kaynaklanan suç işlediklerini, yukarıda belirtilen şeklide ihbar, şikayet veya resen öğrendiklerinde, ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri toplarlar. Delillerin toplanmasından sonra hiç bir işlem yapılmadan ve hakkında ihbar ve şikayette bulunulan memur dinlenmeden, evrakın bir örneği soruşturma izni vermeye yetkili makama gönderilerek soruşturma izni istenir[9].

            1.6.4. Hazırlık Soruşturması Yapmaya Yetkili Merciler

Hazırlık soruşturması genel hükümlere göre yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılır. Ancak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, TBMM Genel Sekreteri, müsteşarlar ve valiler için Yargıtayın Cumhuriyet Başsavcısı veya Başsavcıvekili, kaymakamlar için ise il Cumhuriyet Başsavcısı veya Başsavcıvekili yetkilidir[10].

            1.6.5. Ön İnceleme ve Soruşturma İzni Vermeye Yetkili Merciler

4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 5’nci maddesine göre;

İzin vermeye yetkili merci, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini bizzat veya yukarıdaki maddede yazılı şekilde öğrendiğinde bir ön inceleme başlatır.Cumhuriyet başsavcılıkları ile izin vermeye yetkili merciler ihbar ve şikâyetler konusunda daha önce sonuçlandırılmış bir ön inceleme olması halinde müracaatı işleme koymazlar. Ancak ihbar veya şikâyet eden kişilerin konu ile ilgili olarak daha önceki ön incelemenin neticesini etkileyecek yeni belge sunması halinde müracaatı işleme koyabilirler.

           Ön inceleme, izin vermeye yetkili merci tarafından bizzat yapılabileceği gibi, görevlendireceği bir veya birkaç denetim elemanı veya hakkında inceleme yapılanın üstü konumundaki memur ve kamu görevlilerinden biri veya birkaçı eliyle de yaptırılabilir. İnceleme yapacakların, izin vermeye yetkili merciin bulunduğu kamu kurum veya kuruluşunun içerisinden belirlenmesi esastır. İşin özelliğine göre bu merci, anılan incelemenin başka bir kamu kurum veya kuruluşunun elemanlarıyla yaptırılmasını da ilgili kuruluştan isteyebilir. Bu isteğin yerine getirilmesi, ilgili kuruluşun takdirine bağlıdır. Yargı mensupları ile yargı kuruluşlarında çalışanlar ve askerler, başka mercilerin ön incelemelerinde görevlendirilemez.Ön inceleme ile görevlendirilen kişiler birden fazla ise içlerinden biri başkan olarak belirlenir.

          1.6.6. Karar Aşaması

            4483 Sayılı Kanunun 5’nci maddesinin son fıkrasına göre, izin vermeye yetkili merci, ön inceleme sonucunda hazırlanan rapor üzerine soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu kararlarda gerekçe gösterilmesi zorunludur. Yetkili merci, soruşturma izni konusundaki kararını suçun öğrenilmesinden itibaren ön inceleme dahil en geç otuz gün içinde verir. Bu süre zorunlu hallerde onbeş günü geçmemek üzere bir defa uzatılabilir.

1.6.7. Karara itiraz

4483 Sayılı Kanunun 9’ncu maddesine göre;

Yetkili merci, soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararını Cumhuriyet başsavcılığına, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisine ve varsa şikayetçiye bildirir.

Soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi; soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet başsavcılığı veya şikayetçi itiraz yoluna gidebilir. İtiraz süresi, yetkili merciin kararının tebliğinden itibaren on gündür.

 İtiraza, 3 üncü maddenin (e), (f), g (Cumhurbaşkanınca verilen izin hariç) ve (h) bentlerinde sayılanlar için Danıştay İkinci Dairesi, diğerleri için yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesi bakar. İtirazlar, öncelikle incelenir ve en geç üç ay içinde karara bağlanır. Verilen kararlar kesindir.

            1.6.8. Yetkili ve Görevli Mahkeme

            Davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkeme, genel hükümlere göre yetkili ve görevli mahkemelerdir. Ancak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, TBMM Genel Sekreteri, müsteşarlar ve valiler için Yargıtayın ilgili ceza dairesi, kaymakamlar için ise il ağır ceza mahkemesi görevli ve yetkilidir[11].

            II.MEMURLARIN DİSİPLİN SORUMLULUĞU

           2.1. Disiplin Sorumluluğunun Tanımı ve Amacı

Disiplin sözcüğü dilimize Fransızca’dan geçen bir kelime olup, “Yol, yöntem, yordam, eğitme, yola getirme, gütme, sevk, idare, güdüleme ve yönlendirme” anlamlarına gelmektedir[12]. Disiplin; ödül veya ceza yolu ile kişinin gelecekteki davranışlarını koşullandırmaktadır. Personelin inanarak ve arzu ederek iş yeri kurallarına ve düzenine uygun davranış göstermesini sağlayan güce disiplin denilebilir[13]. Disiplinin ilk anlamı, kişinin kendi kendisini düzenlemesi, kontral altına almasıdır. Yani kişinin kendi kendine uyguladığı iyileştirici, değiştirici kontrol önlemleridir. İkinci anlamı, düzenli davranış için gerekli koşulları oluşturmaktadır. Bu anlamda kişiyi grup içinde kontrol edecek güdüleme ve isteklendirme önlemleriyle ilgilidir. Üçüncü anlamda ise, istenmeyen bir eylemin sonucu olarak yüklenilen bir ceza türüdür. Amacı gelecekteki aynı tür davranışın ortaya çıkmasını engellemektir[14].

Kamusal faaliyetlerin etkin ve verimli yürümesinin sağlanması için idare tarafından, çeşitli idari yaptırımlar uygulanır. İdari yaptırımları kısaca tanımlayacak olursak, yasaların açıkça yetki verdiği durumlarda, idarenin doğrudan doğruya bir işlemi olarak, idare hukukuna özgü usullerle vermiş olduğu cezalara denir. İdarenin kurum olarak ilişki içinde olduğu, memurlar, öğrenciler, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının üyeleri gibi bireylere, bulundukları statünün kurallarına aykırı davranmaları halinde uyguladığı idari yaptırımlar, disiplin cezaları olarak adlandırılır.[15]. Memurun davranışları ceza yasalarına göre ayrıca suç oluşturuyorsa, ayrıca ceza kovuşturması yapılarak, suç için kanunda öngörülen yaptırım uygulanır. Yani memur hakkında hem disiplin kovuşturması, hem de ceza kovuşturması yapılır[16].

Kamu hizmetini yürüten memurların hal ve hareketleri, kamu düzeninin sağlanmasında önemli bir yere sahip olduğundan, genel toplum düzenini sağlayan ceza kuralları kamu hizmetini sağlamaya yeterli görülmeyerek, kamu hizmetinin aksamadan işlemesini sağlayacak ayrı kurallara gereksinim duyulmuş ve memurlar için ceza hukukundan farklı ilkelere sahip disiplin hukuku esasları getirilmiştir[17]. Disiplin cezaları idarenin örgütlenmesinin ve hiyerarşik yapısının doğal bir sonucu olduğundan, yaptırımlar hiyerarşik üstler veya idari kurullar tarafından belirlenir ve uygulanır. Bu yaptırımı uygulayan makamlar veya kurullar yargı organı olarak değerlendirilemez[18].

Disiplin hukuku ile ceza hukuku arasındaki bu farklılıklar iki soruşturmanın aynı anda yürütülmesine engel olmaz. Bir eyleme, ceza hukuku açısından bir yaptırım uygulanması, ayrıca disiplin yaptırımı uygulanmasına engel olmaz. Bu iki soruşturma birbirinden bağımsız olarak yürür[19]. Tam tersi durumda memurun disiplin cezası alması, ayrıca ceza yaptırımından kurtulmasına neden olmaz[20]. Ceza mahkemelerinin verilen cezayı ertelemesi veya ceza kovuşturmasının zamanaşımı ile düşmesi, disiplin soruşturmasına etki etmez. Ancak ceza soruşturması sonucunda suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığına ilişkin verilen kararın gerekçesinin, disiplin soruşturmasını ve cezayı etkileyeceği muhakkaktır[21]. Memurun disiplin cezası ile cezalandırılabilmesi için, cezaya konu eylemin işlendiğinin sabit olması, fiilin tüm unsurları ile gerçekleştiğinin kanıtlanması gerekir[22]. Suçun işlendiği tarihte ceza ehliyetine sahip olmadığı kesinleşen kişinin disiplin hukuku açısından da ehliyeti olmadığı kabul edilir[23].

2.2.Disiplin Hukukuna Hakim Olan İlkeler

            Bu ilkeler ceza hukuku ilkelerinden esinlenerek yargı içtihatlarıyla geliştirilmiştir.

            2.2.1.Kanunsuz Disiplin Cezası Olmaz İlkesi (Nulla Poeno Sine Lege) :

            Tıpkı ceza hukukunda olduğu gibi, disiplin hukukunda da kanunsuz disiplin cezası olmaz. Disiplin cezası vermeye yetkili kişi veya kurullar önceden kanun tarafından öngörülen disiplin cezalarından birini verebilir, öngörülmemişse bu ilke gereğince herhangi bir ceza veremez[24].

            2.2.2.Tek Fiile Tek Yaptırım İlkesi (Non Bis In Idem) : Buna göre bir disiplin suçundan dolayı yalnızca bir disiplin cezası verilir. Ceza hukukundaki bu ilke burada da geçerlidir[25].

2.2.3. Geçmişe Etki (retroactif) Yasağı: Disiplin cezaları yalnızca geleceğe yönelik etki doğurur, geçmişi etkilemez.

            2.2.4.Ölçülülük İlkesi: Eylemin ağırlığı ile, eylem için uygulanacak disiplin cezasının orantılı olmalıdır.657 Sayılı DMK’nın 125. maddesinde disiplin sorumluluğu doğuran fiillerin cezaları ayrı ayrı sınıflandırılmıştır.

            2.2.5. Daha Hafif Cezaya Karar Verme Yetkisi:     Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve ödül veya başarı belgesi alan  memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir (657 Sayılı Kanunun 125. md.)

            2.2.6. Gerekçe İlkesi

Memurun eylemi somut olarak ortaya konularak verilen disiplin cezası kararının hukuki ve fiili nedenleri ayrıntılı olarak açıklanmalıdır. Bu ilke idarenin keyfi tutum ve davranışlarını engellemeye yöneliktir. 657 Sayılı kanunda disiplin cezalarının gerekçeli olması gerektiği ile ilgili herhangi bir hüküm yoktur[26].

2.2.7. Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi

            Masumiyet karinesinin doğal sonucu olan bu ilke gereğince, suçluluğu sabit oluncaya kadar herkes masumdur. Şüphe sanık lehine yorumlanır.

Bu ilkeyi Danıştay, “… tutanakların incelenmesinden, davacıyı teşhis yönünden oldukça çelişkili ifadeler taşıdıkları, davacının bu kişilerden para talep edip aldığı hususunda kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, davacının cezalandırılmasına neden olan olayın, şikayetçiler tarafından farklı farklı anlatıldığı da saptanmaktadır. bu durumda üstüne atılı disiplin suçunu işlediği hiç bir şüpheye yer vermeyecek biçimde kesin olarak ortaya konmadan, çelişkili ifadelere dayanak alınarak davacının meslekten çıkarılma cezası ile cezalandırılması yolundaki dava konusu işlemde hukuki isabet görülmemiştir.[27] şeklinde uygulamıştır.

            2.2.8. Başvuru Yollarının Gösterilmesi İlkesi

            Anayasa’nın 40/2. maddesine göre; İdare, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.

            2.2.9. Gizlilik İlkesi

            Disiplin soruşturmasının yürütülmesi sürecinde gizlilik asıldır. Gizlilik, idarenin sırlarının korunmasına, delillerin karartılmamasına ve memurun aleni hale getirilmemesine yardımcı olur. DMK, memura disiplin soruşturması dosyasını görme, inceleme veya suret alma hakkı tanınmamıştır. Bunun tek istisnası meslekten çıkarma cezası istenilen disiplin soruşturmalarında, memurun, sicil dosyası haricindeki soruşturma evrakını inceleme hakkıdır[28].

            2.3. Disiplin Cezalarının Niteliği

Anayasamız, “İdare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz” demektedir (AY.m.38/11). O nedenle, idare, kişinin hayatına, malvarlığına veya Anayasanın koruması altında bulunan herhangi bir hürriyetine dokunan tarzda bir disiplin cezası veremez. Disiplin cezaları, mesleki nitelikte cezalardır[29].

            2.4. Disiplin Cezalarının Türleri

657 Sayılı DMK’nın 125. maddesine göre, Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır[30]:

2.4.1. Uyarma

             Memura, görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir.

              Uyarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak,

b) Özürsüz veya izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayrılmak, görev mahallini terketmek,

c) Kurumca belirlenen tasarruf tedbirlerine riayet etmemek,

d) Usulsüz müracaat veya şikayette bulunmak,

e) Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak,

f) Görevine veya iş sahiplerine karşı kayıtsızlık göstermek veya ilgisiz kalmak,

g) Belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranmak,

h) Görevin işbirliği içinde yapılması ilkesine aykırı davranışlarda bulunmak.

2.4.2. Kınama

    Memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir.

    Kınama cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımından kusurlu davranmak,

b) Eşlerinin, reşit olmayan veya mahcur olan çocuklarının kazanç getiren sürekli faaliyetlerini belirlenen sürede kurumuna bildirmemek,

c) Görev sırasında amire hal ve hareketi ile saygısız davranmak,

d) Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,

e) Devlete ait resmi araç, gereç ve benzeri eşyayı özel işlerinde kullanmak,

f) Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzeri eşyayı kaybetmek,

g) İş arkadaşlarına, maiyetindeki personele ve iş sahiplerine kötü muamelede bulunmak,

h) İş arkadaşlarına ve iş sahiplerine söz veya hareketle sataşmak,

    ı) Görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunmak ve bu tür yazı yazmak, işaret, resim ve benzeri şekiller çizmek ve yapmak,

j) Verilen emirlere itiraz etmek,

k) Borçlarını kasten ödemeyerek hakkında yasal yollara başvurulmasına neden olmak,

l) Kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak.

m) (Ek alt bend: 17/09/2004 – 5234 S.K./1.mad) Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek.

    2.4.3. Aylıktan kesme

   Memurun, brüt aylığından 1/30 – 1/8 arasında kesinti yapılmasıdır.

    Aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak,

b) Özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek,

c) Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzerlerini özel menfaat sağlamak için kullanmak,

d) Görevle ilgili konularda yükümlü olduğu kişilere yalan ve yanlış beyanda bulunmak,

e) Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek,

f) Görev yeri sınırları içerisinde her hangi bir yerin toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz olarak kullanılmasına yardımcı olmak,

g) (Mülga bent: 13/02/2011-6111 S.K 111. mad.)

h) (Mülga bent: 13/02/2011-6111 S.K 111. mad.)

    ı) Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,

j) (Mülga bent: 13/02/2011-6111 S.K 111. mad.)

    2.4.4. Kademe ilerlemesinin durdurulması :

  Fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1 – 3 yıl durdurulmasıdır.

    Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) Göreve sarhoş gelmek, görev yerinde alkollü içki içmek,

b) Özürsüz ve kesintisiz 3 – 9 gün göreve gelmemek,

c) Görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak,

d) Amirine veya maiyetindekilere karşı küçük düşürücü veya aşağılayıcı fiil ve hareketler yapmak,

e) Görev yeri sınırları içinde herhangi bir yeri toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz kullanmak veya kullandırmak,

f) Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek,

g) (Mülga bend: 17/09/2004 – 5234 S.K./33.mad) *1*

h) Ticaret yapmak veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmak,

 ı) Görevin yerine getirilmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı yapmak, kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak,

j) Belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak,

k) Açıklanması yasaklanan bilgileri açıklamak,

l) Amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşları veya iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek,

m) Diplomatik statüsünden yararlanmak suretiyle yurt dışında, haklı bir sebep göstermeksizin ödeme kabiliyetinin üstünde borçlanmak ve borçlarını ödemedeki tutum ve davranışlarıyla Devlet itibarını zedelemek veya zorunlu bir sebebe dayanmaksızın borcunu ödemeden yurda dönmek,

n) Verilen görev ve emirleri kasten yapmamak,

o) Herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak.

    2.4.5. Devlet memurluğundan çıkarma

    Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır.

    Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, * kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme , işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,

b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek

c) Siyasi partiye girmek,

d) Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,

e) Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,

f) (Değişik alt bent: 13/02/2011-6111 S.K 111. mad.) Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak,

g) Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,

h) Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak,

 ı) Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,

j) Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,

k) 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.

            2.5.Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Makamlar

            Disiplin cezası verme yetkisi, hiyerarşik düzenin doğal sonucudur. Dolayısıyla disiplin cezası verme yetkisi, hiyerarşi yetkisine sahip olan makama aittir. Yani memuru atamaya yetkili makam, hiyerarşik amir olarak disiplin cezası verme yetkisine de sahiptir. Bu yetki kanunda aksi öngörülmedikçe devredilemez. Kanunda aksi öngörülmedikçe, atama yetkisi ve disiplin cezası verme yetkisi birbirinden ayrılamaz[31].

Devlet Memurları Kanununun 126’ncı maddesine göre “uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları disiplin amirleri tarafından; kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, memurun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulu kararı alındıktan sonra, atamaya yetkili amirler, il disiplin kurullarının kararlarına dayanan hallerde valiler tarafın verilir. Devlet memurluğundan çıkarma cezası amirlerin bu yoldaki isteği üzerine, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verilir[32]. Disiplin kurulu kararı ya kabul ya da reddeder. Ayrı bir ceza tayinine karar veremez. Ret halinde atamaya yetkili amirler 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbettirler[33].

Disiplin cezası vermeye yetkili amirlerin görvleri başında olmamaları halinde, aynı görevi vekaleten yürütenler de bu yetkiyi kullanabilirler[34].

Disiplin cezaları, itiraz ve dava yolu dışında yetkili merciler tarafından bir idari işlemle geri alınamaz[35].

            2.6.Disiplin Soruşturması Usulü

            Devlet Memurları Kanununun 127 nci maddesine göre, uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarının verilmesini gerektiren fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren bir ay[36] içinde; memurluktan ihracı gerektiren hallerde, fiil ve hallerin öğrenilmesinden itibaren altı ay içinde disiplin soruşturmasına başlanması ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezasının verilmiş olması gerekir. Aksi takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar[37].

Disiplin cezası verilmeden önce savunma alınması zorunludur[38]. Bu zorunluluk hem Anayasa’nın 129. maddesinde, hem de 657 Sayılı DMK’nın 130 ncu maddesinde belirtilmiştir[39].

Meslekten ihracı istenen memur sicil dosyasını ve soruşturma evraklarını inceleme hakkına sahiptir. Ayrıca tanık dinletme, sözlü ve yazılı savunma yapma ya da vekil eliyle yaptırma hakkına sahiptir (DMK 129. md.). Disiplin soruşturmasında gizlilik esastır. Burada soruşturma geçiren memurun hak ve menfaatleri korunmak istenmiştir[40].

            2.7.Disiplin Cezalarına Karşı Başvuru Yolları

            Disiplin cezalarına karşı iki tür başvuru yolu bulunmaktadır. Bunlar “itiraz” ve “yargısal başvuru” yollarıdır[41].

Devlet Memurları Kanununun 135 nci maddesine göre[42]; Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı disiplin kuruluna, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına karşı yüksek disiplin kuruluna itiraz edilebilir.        İtirazda süre, kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren yedi gündür. Süresi içinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşir.

İtiraz mercileri, itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren otuz gün içinde kararlarını vermek zorundadır.

İtirazın kabulü hâlinde, disiplin amirleri kararı gözden geçirerek verilen cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilirler.

Disiplin[43]  cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir

            2.8. Disiplin Cezalarının Ortadan Kalkması

Disiplin cezaları af kanunlarıyla, mahkemenin vereceği iptal kararıyla ya da itiraz üzerine idare tarafından kaldırılabilir.

Disiplin cezaları şu hallerde ortadan kalkar:

a) Devlet memurluğundan çıkarma cezasından başka bir disiplin cezasına çarptırılmış olan memur, uyarma ve kınava cezalarının uygulanmasından 5 yıl, diğer cezaların uygulanmasından 10 yıl sonra, atamaya yetkili amire başvurarak verilmiş olan cezaların özlük dosyasından silinmesini isteyebilir.

b) Memurun, belirtilen süreler içerisindeki davranışları, bu isteğini haklı kılacak nitelikte görülürse, ceza özlük dosyasından silinir[44]. Gözler’e göre; idare gerek ilgilinin başvurusu üzerine, gerekse re’sen kendi verdiği disiplin cezasını ortadan kaldırabilir. Bu konuda “geri alma” ve “ilga” kuralları uygulanır. Ancak bu konuda danıştay aksi görüştedir. Danıştay 10. Dairesi, kesinleşen disiplin cezalarının idare tarafından geri alınamayacağına karar vermiştir.

c) Disiplin cezaları idare mahkemeleri tarafından iptal edilebilir[45]. İptal kararı, verilmiş olan disiplin cezasını geçmişe etkili olarak ortadan kaldırır[46]. Yargı kararlarının İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28/4. maddesine göre, 30 gün içinde yerine getirilmesi şarttır[47]. Mahkeme kararlarının kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açabilir[48].

d) Yasama organı tarafından çıkarılacak bir kanun ile memurlara verilmiş olan disiplin cezaları affedilebilir. Bu cezaların özlük dosyalarından silinmelerine karar verilebilir[49].

Kendilerine disiplin cezası olarak aylıktan kesme cezası verilenler 5 yıl, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilenler 10 yıl süreyle, daire başkanı ve daha üst kadrolara, valilik ve büyükelçilik kadrolarına, bölge ve il teşkilatlarının en üst yönetici kadrolarına, düzenleyici ve denetleyici kurumların başkanlık ve üyeliklerine atanamazlar[50].

MEHMET SAMİ UZUN

 

*    Ordu Adliyesi Adli Yargı Savcı Adayı, Adalet Bakanlığı , Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Hukuku Yüksek Lisans Öğrencisi.

[1]  PINAR, İbrahim, 4483 Sayılı Kanuna Göre Memur Suçlarında İdari ve Adli Soruşturma Usulleri, Ankara 2003, 4. baskı. s.49.

[2]   ÇAĞLAYAN, Ramazan, İdare Hukuku ve İdari Yargılama Hukukuna İlişkin Temel Mevzuat, 2005 Ankara, s.490.

[3] AYDOĞDU, Mehmet, Memur Suçları Soruşturma Usulleri ve Sayıştay Denetçi Yardımcılarına Verilen Kurs Notları, Ankara 2001. s.2. Kaynak:  http://www.sayistay.gov.tr/yayin/yayinicerik/hiz11memursucsorus.pdf Erişim Tarihi:11.04.2015.

[4] GÖKCAN, Hasan Tahsin/ARTUÇ, Mustafa, Ceza ve Usul Hukukunda Kamu Görevlisi Kavramı ve Özel Soruşturma Usulleri, Ankara 2007, s.214.

[5] GÖZLER, age., s.668.

[6] GÖZLER, age., s.668.

[7] GÖZÜBÜYÜK, A. Şeref/TAN, Turgut, İdare Hukuku, Ankara 2011, 1. Cilt, s.897.

[8] GÖZLER, age., s.669.

[9] PINAR, age., s.268-269.

[10] GÖZLER, age., s.671.

[11] GÖZLER, age., s.671.

[12] TORTOP, Nuri, Personel Yönetimi, Ankara 1994, 5. Baskı, s.217.

[13] EREN, Erol, Yönetim ve Organizasyon, İstanbul 1993, s.327.

[14] TUTUM, Cahit, Türkiye’de Memur Güvenliği, Ankara 1972, s.41.

[15] YILDIRIM, Turan/YASİN, Melikşah/KARAN, Nur/ ÖZDEMİR, H.Eyüp/ ÜSTÜN, Gül/ OKAY TEKİNSOY,  Özge, İdare Hukuku, Eylül 2012, İstanbul, 4. Baskı, s. 395.

[16] GÖZÜBÜYÜK, A. Şeref, Yönetim Hukuku, Temmuz 2008, 26. Bası, s.238.

[17] YÜCE, Turhan, Tufan, “Ceza Hukuku İlkelerinin Disiplin Ceza Hukukunda Geçerliliği Sorunu ve Danıştay Kararlarının Bu Açıdan Tahlili“, Danıştay Dergisi, sayı 88, 1994, s.5-13.

[18] YILDIRIM/YASİN/KARAN/ ÖZDEMİR / ÜSTÜN/ OKAY TEKİNSOY, age., s.396.

[19] KARAN, Nur, “Ceza Yargılaması Sonucunun Disiplin Cezalarına Etkisi“, Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2005/2, s.91.

[20] Danıştay 8. Daire, E.1995/3666, K.1995/4612, Danıştay Dergisi, sayı 91, s.820.

[21] Danıştay 10. Daire, E.1990/1713, K.1990/1248, T.30.05.1990, Danıştay Dergisi, Sayı 81, s.349.

[22] Danıştay 8. Daire, E.1996/814, K.1998/1927, Danıştay Dergisi, sayı 98, s.456.

[23] Danıştay 8. Daire, E.1995/4538, K. 1997/1171, Danıştay Dergisi, Sayı 94, s. 517.

[24] GÖZLER, Kemal, İdare Hukuku Dersleri, Ağustos 2014, 15. Baskı, s.657.

[25] GÖZLER, age., s.659.

[26] GÖZLER, age., s.660.

[27] Danıştay 10. Dairesi, E1987/2015, K1987/1721, K.T. 27.10.1987, Danıştay dergisi, sayı 70-71, s.550.

[28] AKYILMAZ, Bahtiyar/SEZGİNER, Murat/KAYA, Cemil, Türk İdare Hukuku, Kasım 2009, s.592.

[29] GÖZLER, age., s.658. ; KARAHANOĞULLARI, Onur, “Memur Disiplin Hukukunun Niteliği ve İlkeleri”, Çağdaş Yerel Yönetimler, Temmuz 1999, s.56.

[30] ARSLAN, Süleyman/AKYILMAZ, Bahtiyar/SEZGİNER, Murat/KAYA, Cemil, İdare Hukuku Mevzuatı,Ankara 2011, 7. baskı, s.873-877.

[31] GÖZLER, age., s.662.

[32]ARSLAN/AKYILMAZ/SEZGİNER/KAYA, İdare Hukuku Mevzuatı,age.s.884.

[33] GÖZLER, age., s.662.

[34] DURMUŞ, A.Alper, Memur Disiplin Hukuku, Ankara 2009, 5. Baskı, s.172.

[35] AKYILMAZ/SEZGİNER/KAYA, age.,597.

[36]İĞDELER, Serdar, “Disiplin Hukuku ve Uygulaması”,Erbaa Kaymakamlığı İnternet Sitesi, s.4.              Kaynak: www.erbaa.gov.tr, E.T. 18.04.2015.

[37] GÜNDAY, Metin, İdare Hukuku, 2003 Ankara, 7. bası, s. 552.

[38] GÜNDAY, age., s.552.

[39] 657 Sayılı Kanunun 130 ncu maddesi; “Devlet memuru hakkında savunma alınmadan disiplin cezası verilemez. Soruşturmayı yapanın veya yetkili disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayan memur, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır.”

[40] YILDIRIM, Ramazan, İdare Hukuku Dersleri I, 2009 Konya, 3. Baskı, s.244.

[41] ÇAĞLAYAN, Ramazan, İdare Hukuku ve İdari Yargılama Hukuku, 2006 Ankara, 2. Baskı, s.97.

[42] ARSLAN/AKYILMAZ/SEZGİNER/KAYA, İdare Hukuku Mevzuatı,age.s.890.

[43] 25/02/2011 tarih ve 27857 1.Mük. S.R.G’de yayımlanan 13/02/2011 tarih ve 6111 S.K’nun 113. maddesi ile değişikliği ile getirilmiştir.

[44] CANATAN, Bilal, İdare Hukuku, Ankara 2011, 3. baskı, s.129.

[45] GÖZLER, age., 667.

[46] ÇAĞLAYAN, Ramazan, İdari Yargı Kararlarının Sonuçları ve Uygulanması, 2000 Ankara, s.103-114. ; ÇAĞLAYAN, Ramazan, : İdari Yargı Kararlarının Sonuçları ve Uygulanması, Ankara, 2004, s.205, s.206, s.313

[47] ÇAĞLAYAN, Ramazan, İdari Yargılama Hukuku, Ocak 2013, 3. Baskı. s.594.

[48] ÇAĞLAYAN, İdari Yargılama Hukuku, age., s.594.

[49] GÖZLER, age., 667.

[50] CANATAN, age., s.129.

Yorumlar

Reklam
ETİKETLER: , , ,
BİR YORUM YAZIN

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.