ALTIN
DOLAR
EURO
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ordu °C

Hırsızlık Suçunda Değer Azlığı Kavramı (TCK m.145)

26.02.2018
10.817
A+
A-
Hırsızlık Suçunda Değer Azlığı Kavramı (TCK m.145)
Reklam

Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde hırsızlık suçunda değer azlığı kavramı açıklanacak, uygulanma koşulları tartışılacak, ikinci bölümde ise konu ile ilgili Yargıtay İçtihatlarına yer verilecektir.

Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği ya da ceza vermekten vazgeçilebileceğine ilişkin hüküm, 5237 sayılı TCK’nın 145/1. maddesinde; “Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.“şeklinde düzenlenmiştir [1].

A.Genel Olarak

Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin az olması halinde, fail lehine cezada indirim yapabilme veya ceza vermekten vazgeçebilme olanağını öngören düzenleme 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 145/l.maddesiyle getirilmiştir.

765 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlükte olduğu dönemde, mala karşı işlenen bazı suçlarda (hırsızlık, dolandırıcılık ve emniyeti suistimal gibi) malın değerinin azlığı nedeniyle faile verilen cezada üçlü bir ayrım yapılmıştı. Buna göre; malın değerinin pek aşırı olması artım nedeni olarak düzenlenmişken, hafif veya pek hafif olması halinde cezada belirlenen oranlarda indirim yapılmaktaydı ancak fail aynı neviden olan cürümlerden dolayı mükerrir ise indirim hükümlerinden yararlanamamaktaydı. Fakat bu dönemde suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, faile ceza vermekten vazgeçebilme olanağı yoktu. Yasa koyucu bu tür eksiklikleri gidermek amacıyla böyle bir düzenlemeye gitmiştir. [2]

  1. Değer Azlığı Kavramının Açıklaması

5237 sayılı TCK’nın 145.maddesinin l.fıkrasındaki düzenlemeye göre; hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı durumunda, faile verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçebilme imkânı getirilmiştir[3].

Maddeye göre, hırsızlığa konu malın değerinin az olması nedeniyle faile verilen cezada, değerin azlığına dayanarak indirim yapıp yapmama veya malın değeri yanında suçun işleniş şeklini ve özelliklerini de dikkate alarak ceza vermekten vazgeçip vazgeçmeme konusunda hâkime takdir hakkı tanınmış olduğundan, malın değerinin azlığına rağmen hakim, keyfiliğe kaçmadan, somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle anılan maddeyle uygulama yapmayabilir[4].

Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değeri suç tarihine göre belirlenir, suç tarihinden sonra malın değerinin azalması ya da artması sonuca etkili olmaz. Değer, malın veya zararın parasal olarak karşılığıdır, yoksa failin elde ettiği tüm yarar değildir. Malın değerinin belirlenmesi, hakimin takdirine bağlı ise de, bunun zarar görenin durumundan bağımsız olarak objektif bir biçimde tespit edilmesi gerekmektedir[5].

Hırsızlık suçunun zincirleme olarak işlenmesi halinde ise, her bir suçu oluşturan malın değeri değil tüm hırsızlıktan elde edilen malların toplam değeri esas alınmak suretiyle uygulama yapılacaktır. Kullanma hırsızlığında, çalınan malın tüm değeri değil yıpranma, yağ, yakıt gibi kullanmadan doğan zarar tutarı esas alınır[6].

İştirak halinde işlenen hırsızlık suçunda malın değeri, her bir fail açısından bu faillerin kendi paylarına düşen miktarı esas alınarak belirlenmez. Her bir fail, malın tüm değeri göz önüne alınarak yapılacak nitelemeye göre, indirimden ya da cezasızlık halinden yararlanabilir ya da yararlanamaz. Paydaş mülkiyette eşyanın failin hissesine düşen kısmının dışında kalan değer değil, alınan eşyanın bütününün değeri esas alınır[7].

5237 sayılı TCK döneminde, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı kavramından ne anlaşılması gerektiği, Yargıtay içtihatlarıyla açıklığa kavuşturulmuştur. İlgili Ceza Dairesinin konuya ilişkin kararlarında, “5237 sayılı TCK’nın 145/1. maddesindeki “malın değerinin azlığı” kavramının, 765 sayılı TCK’nın 522/1. maddesindeki “hafif ve “pek hafif ölçütleriyle her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlaması dışında benzerliği bulunmadığı, “değer azlığının ” 5237 sayılı Yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu. Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi ve olayın özelliği, sanığın kastı da gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alma olanağı varken değer olarak gerekiyorsa ceza vermekten vazgeçilebileceği ölçüde düşük miktarlar esas alınmak, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanmak koşuluyla uygulanabileceği,” belirtilmek suretiyle, anılan maddenin hangi hallerde uygulanabileceğine ilişkin genel bir çerçeve çizilmiştir[8].

Malın değerinin azlığı, her olayda hakim tarafından takdir edilecektir. Hakim, bir malın değerini belirlerken mağdurun veya failin yada kendisinin değer ölçülerine göre hareket etmemeli, normal vatandaşın ölçülerine göre malın değerini belirlemelidir. Çünkü mağdur,fail ya da hakimin değerlerinin ölçü olarak alınması halinde objektif olunamaz. Belirtilen şahısların ihtiyaç ve mali durumlarına göre bir malın değeri az veya çok sayılabilir. Herkesi tatmin edecek çözüm normal vatandaşın değer yargılarıdır.O halde hakim, kendisini normal bir vatandaşın yerine koymalı ve onun değer ölçülerine göre bir malın veya zararın değerinin fazla ya da az olup olmadığına karar vermelidir[9].

Yargıtay uygulamalarına göre, hırsızlık suçunda malın değerinin azlığı nedeniyle faile verilecek cezada indirim yapılabilmesi veya ceza vermekten vazgeçilebilmesi için aşağıdaki koşulların tamamının bir arada bulunması gerekmektedir;

* Suçun işleniş biçimi,

* Olayın özelliği,

* Failin özgülenen kastı,

* Failin daha çoğunu alabilme olanağı varken değer olarak gerçekten az olan şeyi alması,

* Yasal ve yeterli gerekçe

Buna göre hâkim, önüne gelen somut olayda uygulama yaparken, bu şartların hepsinin var olup olmadığını tek tek değerlendirecek, diğer şartlardan çoğu gerçekleşse bile yukarıda belirtilen koşullardan herhangi birisinin somut olayda bulunmaması durumunda ise yasal ve yeterli gerekçe de göstermek suretiyle cezada indirim yapmayabilecektir[10].

Her iki halde de, yani değer azlığı nedeniyle indirim yapılmasına veya yapılmamasına karar verilirken mahkemece, takdir hakkının kullanımında keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek açısından gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe yasal ve yeterli olmalıdır. Zira yasal, yeterli ve geçerli bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırı olup, uygulamada keyfiliğe yol açabilir. Hakimin, değer azlığı nedeniyle indirim uygulamasına veya uygulamamasına ilişkin takdiri, mutlaka olayla uyumlu olmalı, soyut kanılara değil, somut nedenlere dayanmalıdır[11].

  1. Eylemin Teşebbüs Aşamasında Kalması Halinde Değer Azlığı Nedeniyle İndirim Yapılıp Yapılamayacağı veya Ceza Vermekten Vazgeçilip Vazgeçilemeyeceği Sorunu

Teşebbüs aşamasında kalan hırsızlık suçlarında somut olayın özelliğine göre TCK’nın 145. maddesinin 1. fıkrasının uygulanma koşulları bulunabilir.

Teşebbüs aşamasında kalan hırsızlık suçlarında, suça konu mal veya zarar ya da sağlanmak istenen haksız menfaat miktarının belirlenebildiği durumlarda, TCK’nın 145. maddesinin 1. fıkrasının uygulanmasına engel yoktur. Failin kast ve iradesinin çoğunu alma olanağı varken değer olarak az olan şeye özgülenmiş olduğu bu durumda, belirlenen bu değer maddedeki hükümlerin uygulanmasına esas alıncaktır[12].

Ancak failin kast ve iradesini değer olarak az olan şeye özgülemememiş, ne bulursa almış ise ya da herhangi bir eşya çalamadan yakalanmışsa veya hangi malı çalacağı belirlenemiyorsa, bu durumda TCK’nın 145/1. maddesi uygulanamayacaktır[13].

 

  1. Yargıtay Kararları[14]:

*5237 sayılı TCK.nun 145.maddesindeki suçun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı kavramından , daha çoğunu alabilme imkanı varken sadece gereksinimi kadar ve değer olarak da az şeyi alma durumunun anlaşılması ve sanığın, mağdura ait evin bahçesinde bulunan ölen kardeşine ait ayakkabıyı daha sonra almak üzere binanın yan tarafına attıktan sonra bahçedeki su saatini sökmeye çalışırken tanık Vildan Çam isimli şahıs tarafından görülmesi üzerine kaçması şeklinde gerçekleşen eyleminde, suçun işleniş şekli ile özellikleri de nazara alınarak söz konusu olayda 5237 sayılı TCK.nun 145.maddesinin uygulama imkanı olmadığından tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir. (2. Ceza Dairesi, 12/03/2014 tarih ve 2013/17916-2014/6823)

 

*5237 sayılı TCY’nın 145. maddesindeki “malın değerinin azlığı” kavramının 765 sayılı Yasanın 522/1. maddesindeki hafif ve pek hafif ölçütleriyle her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlaması dışında benzerliğinin bulunmadığı, “değerin azlığı”nın 5237 sayılı Yasaya özgü, ayrı ve yeni bir kavram olduğu, Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın özgülenen kastı da gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alma olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerekiyorsa ceza vermekten vazgeçilebileceği ölçüdeki düşük değerler esas alınmak, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanmak koşuluyla uygulanabilecektir.

Somut olayda, sanığın çalıştığı otelin jeneratör odasındaki mazot tankından aracında kullanmak üzere 5 litre mazot çalması şeklindeki eyleminde değer azlığı kavramının unsurlarının bulunmadığı gözetilmeden hakkında 5237 sayılı TCK.nun 145.maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, (2. Ceza Dairesi, 10.02.2014 gün ve 2013/13079-2014/3280)

*5237 Sayılı TCK’nın 145. maddesinde düzenlenen değer azlığı kavramı, suçun işleniş şekli ile olayın özelliği dikkate alınarak, failin kast ve iradesini değer olarak az olan eşyaya özgülemesi, kastının ne bulursa almaya yönelik olmaması veya daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar almış olmakla birlikte, alınan bu şeyin değerinin de cezadan indirim yapılmasını gerektirecek şekilde gerçekten az olması hallerinde yasal ve yeterli gerekçeleri açıklanmak koşuluyla uygulanabileceği düşünülmeden, somut olayda uygulanma koşulları oluşmadığı halde verilen cezada TCK’nın 145. maddesi uyarınca indirim yapılması,

*Suçun işlenmesi ile elde edilen maddî menfaatlerin veya ekonomik kazançların müsaderesine karar verilebilmesi için maddî menfaatin suçun mağduruna iade edilememesinin gerektiği, somut olayda ise suça konu 20 TL paranın mağdura iade edilme olanağı bulunduğu halde, sanığın suçtan elde ettiği 20 TL’nin müsaderesine hükmolunması suretiyle 5237 Sayılı TCK’nın 55/1.maddesine aykırı davranılması, (2. Ceza Dairesi, 19.03.2014 tarih ve 2013/10461- 2014/7576)

*5237 sayılı TCY’nın 145. maddesindeki “malın değerinin azlığı” kavramının 765 sayılı Yasanın 522/1. maddesindeki hafif ve pek hafif ölçütleriyle her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlaması dışında benzerliğinin bulunmadığı, “değerin azlığı”nın 5237 sayılı Yasaya özgü, ayrı ve yeni bir kavram olduğu, Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın özgülenen kastı da gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alma olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerekiyorsa ceza vermekten vazgeçilebileceği ölçüdeki düşük değerler esas alınmak, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanmak koşuluyla uygulanabilecektir.

Somut olayda, sanığın çalıştığı otelin jeneratör odasındaki mazot tankından aracında kullanmak üzere 5 litre mazot çalması şeklindeki eyleminde değer azlığı kavramının unsurlarının bulunmadığı gözetilmeden hakkında 5237 sayılı TCK.nun 145.maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, (2. Ceza Dairesi, 10.02.2014 gün ve 2013/13079-2014/328)

*5237 sayılı TCK.nun 145. maddesinde düzenlenen değer azlığı kavramı, suçun işleniş şekli ile olayın özelliği dikkate alınarak, failin kast ve iradesini değer olarak az olan eşyaya özgülemesi, kastının ne bulursa almaya yönelik olmaması veya daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar almış olmakla birlikte, alınan bu şeyin değerinin de cezadan indirim yapılmasını gerektirecek şekilde gerçekten az olması hallerinde uygulanacağı, katılana ait cüzdan içerisinde 600 TL para, 2 adet yüzük ile altın künyenin bulunduğu, sanığın cüzdan içerisinde bulunan künyeyi çaldığı, çalınan künyenin değerinin 600 TL olduğu ve mahkemenin kabulünün de bu şekilde olması karşısında, bu miktarın yukarıda belirtilen diğer koşulların yanında cezadan indirim yapılmasını gerektirecek şekilde az olmadığı gözetilmeden sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 145 maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini, (2. Ceza Dairesi, 21/01/2014 gün ve 2013/5715-2014/1203)

*Sanığın gündüz saatlerinde beraberindeki üç kişiyle birlikte müştekiye ait işyerine geldiği, yanındaki iki kişinin içeriye girdikleri ve sanık ile beraberindeki bir kişinin ise işyerinin önüne konan tezgahtaki malları inceledikleri sırada, sanığın buradan bir adet şortu çantasına koyup akabinde hep birlikte oradan uzaklaşmaları biçiminde gelişen olayda, suçun işleniş biçimi ve olayın özelliği gözetildiğinde, daha çoğunu alabilme olanağı varken değer olarak az olan şeyi alma koşulu gerçekleşmemesine rağmen, yerinde olmayan gerekçe ile TCK’nın 145. maddesi uyarınca cezadan indirim yapılması, (2. Ceza Dairesi, 28/01/2014 gün ve 2013/11318-2014/1851)

*5237 Sayılı TCY’nın 145. maddesindeki “malın değerinin azlığı” kavramının, 765 sayılı TCY’nın 522. maddesindeki hafif ve pek hafif ölçütleriyle, her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlanmak dışında benzerliği bulunmadığı, “değerin azlığı” nın 5237 sayılı Yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, bunun; daha çoğunu alabilme olanağı varken, yalnızca gereksinmesi kadar değer olarak da az olan şeyi alma durumunda, olayın özelliği ve sanığın kişiliği de değerlendirilerek, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği gözetilerek somut olayda, 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuğun ailesiyle kavga etmesi nedeniyle gece sokakta bisiklet ile dolaştığı sırada üşüdüğü için şikayetçinin balkonunda ipte asılı bulunan 1 adet erkek iç çamaşırı ile iki tişörtü çaldığını savunması karşısında, hakkında 5237 sayılı TCK.nun 145. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi, (2. Ceza Dairesi, 10.04.2014 tarih ve 2013/22674-2014/10022)

*5237 sayılı Yasanın 145. maddesinde tanımlanan “değerin azlığının” yeni yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın kastı da gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alma olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerekiyorsa ceza vermekten vazgeçilebileceği ölçüdeki düşük değerler esas alınmak, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanmak koşuluyla uygulanabileceği düşünülmeden, somut olayda sanığın müşteri olarak girdiği benzinlikteki marketten üzerinde saklayabileceği miktarda iki adet müzik CD’si alarak çıktığının anlaşılması karşısında, koşulları bulunmadığı halde, bu maddeye sevk amacının dışında yorumlar getirilerek anılan madde uyarınca cezadan indirim yapılması, (2. Ceza Dairesi, 25/02/2014 tarih ve 2013/4151-2014/4888)

 

 

 

  1. Sonuç

TCK’nın 145’nci maddesi, “Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

TCK’nın 145’nci maddesinin gerekçesinde “Madde metninde hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle cezada indirim yapılması veya ceza vermekten sarfınazar edilmesi konusunda hakime takdir yetkisi tanınmıştır” ifade edilmiştir.

Yargıtay uygulamalarına göre, hırsızlık suçunda malın değerinin azlığı nedeniyle faile verilecek cezada indirim yapılabilmesi veya ceza vermekten vazgeçilebilmesi için aşağıdaki koşulların tamamının bir arada bulunması gerekmektedir;

* Suçun işleniş biçimi,

* Olayın özelliği,

* Failin özgülenen kastı,

* Failin daha çoğunu alabilme olanağı varken değer olarak gerçekten az olan şeyi alması,

* Yasal ve yeterli gerekçe

Buna göre hâkim, önüne gelen somut olayda uygulama yaparken, bu şartların hepsinin var olup olmadığını tek tek değerlendirecek, diğer şartlardan çoğu gerçekleşse bile yukarıda belirtilen koşullardan herhangi birisinin somut olayda bulunmaması durumunda ise yasal ve yeterli gerekçe de göstermek suretiyle cezada indirim yapmayabilecektir

Kanaatimce; TCK’nın 145’nci maddesinin düzenlenmesi toplumsal bir ihtiyaçtan, adalete olan inançtan ve vicdanların tatmin edilmesi duygusundan meydana gelmiştir. Maddi değeri pek hafif eşyaları çalan faillere yüksek cezaların verilmesi toplumsal vicdanı yaralamıştır. Bu toplumsal gerçeklik ile düzenlenen TCK’nın 145’nci maddesinin uygulama alanının imkansıza yakın tutulması, maddenin oluşum hikayesi ile bağdaşmamaktadır.

Gerek madde metni, gerekse hükümet gerekçesi incelendiğinde hırsızlık suçuna konu malın değerinin azlığı nedeniyle faile verilebilecek cezada indirim yapılabilmesi veya ceza vermekten vazgeçilebilmesi, suçun işleniş biçimi, olayın özelliğine, failin özgülenen kastına, yasal ve yeterli gerekçeye göre hakimin takdirine bırakılmıştır. Ancak Yargıtay’ın bunlara ilave olarak “Failin daha çoğunu alabilme olanağı varken değer olarak gerçekten az olan şeyi alması ” koşuluna getirmesi madde uygulanması olanaksız hale getirmiştir. Gerek madde metni, gerekse hükümet gerekçesinden bu koşulun çıkarılması mümkün değildir. Dolayısıyla Yargıtayın bu içtihadı hem “Suç ve cezaların kanuniliği ilkesine” aykırıdır, hem de maddenin uygulanılabilirliğini imkansız kıldığı için madde metni ve hükümet gerekçesi ile bağdaşmamaktadır.

TCK’nın 145’nci maddesi olayın oluş biçimine, özelliğine, failin kastına, yasal ve yeterli gerekçe ile hakimin takdirine bırakılmalı, uygulanabilirliği artırılmalıdır.

 

MEHMET SAMİ UZUN

       YARARLANILAN KAYNAKLAR

  1. ALBAYRAK, Mustafa, Türk Ceza Kanunu, Öz Kitap, Adalet yayınevi, Ankara 2015, 13. baskı.
  2. BALCI, Fidan, “Hırsızlık Suçları”, Türkiye Adalet Akademisi Ders Notları, 2015.
  3. ÖZTÜRK, Seyithan, “Hırsızlık Suçları”, Türkiye Adalet Akademisi Ders Notları, 2015.
  4. TEZCAN, Durmuş/ ERDEM, Mustafa Ruhan/ÖNOK, R. Murat, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin yayınevi, Ankara 2010, 7. baskı.
  5. YALVAÇ, Gürsel, Ceza ve Yargılama Hukukuna İlişkin Temel Kanunlar, Adalet yayınevi, Ankara 2015, 14. baskı.

*    Ordu Adliyesi Adli Yargı Savcı Adayı, Adalet Bakanlığı , Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Hukuku Yüksek Lisans Öğrencisi.

[1] YALVAÇ, Gürsel, Ceza ve Yargılama Hukukuna İlişkin Temel Kanunlar, Adalet yayınevi, Ankara 2015, 14. baskı, s.365.

[2] ÖZTÜRK, Seyithan, “Hırsızlık Suçları”, Türkiye Adalet Akademisi Ders Notları, 2015, s.76.

[3] ÖZTÜRK, agm., s.77.

[4] TEZCAN, Durmuş/ ERDEM, Mustafa Ruhan/ÖNOK, R. Murat, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin yayınevi, Ankara 2010, 7. baskı, s.553.

[5] BALCI, Fidan, “Hırsızlık Suçları”, Türkiye Adalet Akademisi Ders Notları, 2015, S.72.

[6] ÖZTÜRK, agm., s.77.

[7] BALCI, agm., s.72.

[8] BALCI, agm., s.72.

[9] ÖZTÜRK, agm., s.77.

[10] ALBAYRAK, Mustafa, Türk Ceza Kanunu, Öz Kitap, Adalet yayınevi, Ankara 2015, 13. baskı, s.848.

[11] ALBAYRAK, age., s.848-849.

[12] ALBAYRAK, age., s.848.

[13] ALBAYRAK, age., s.849.

[14] BALCI, agm., 73-74.

Yorumlar

Reklam
BİR YORUM YAZIN

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.