ALTIN
DOLAR
EURO
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ordu °C

Eylemli İç Tüzük Değişiklikleri

26.01.2018
2.819
A+
A-
Eylemli İç Tüzük Değişiklikleri
Reklam

Türkiye Büyük Millet Meclisi iç çalışmalarını TBMM İçtüzüğü ile düzenler. TBMM İçtüzüğü ile diğer parlamento kararları, denetime tabi olup olmamaları bakımından farklılık arz eder. TBMM İçtüzüğü ile Anayasa’nın 85’inci maddesinde belirtilen “Yasama dokunulmazlığının kaldırılması ile milletvekilliğinin düşmesine” ilişkin kararlar Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tabidir. Bunun dışındaki kararlar denetim dışında kalmaktadır. İçtüzük ile düzenlenmesi gereken bir konunun parlamento kararı ile düzenlenmesi denetim imkanını ortadan kaldırmaktadır. İşte bu durumda düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açılabilecek midir? Anayasa Mahkemesi düzenlemelerin adının TBMM tarafından nasıl nitelendirildiğine bakarak mı denetim yetkisini kullanabilecektir? Dahası düzenlemenin adına bakmaksızın içeriğine bakarak denetip kapsamına alabilecek midir[1]?

TBMM’nin eylemli içtüzük niteliği şeklindeki düzenlemeleri Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik içtihatları ile anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmiştir. 11. Cumhurbaşkanı’nın seçimi işlemlerine ilişkin Anayasa Mahkemesi kararında olduğu gibi “eylemli içtüzük değişikliği” nitelemesi ile yapılan bu denetimler doktrinde tartışma konusu olmuştur.

Eylemli içtüzük değişikliklerinin hukuki niteliği ve anayasaya uygunluk denetiminde karşılaşılan sorunları 1961 Anayasası ve 1982 Anayasası dönemlerinde verilen Anayasa Mahkemesi kararlarından yararlanarak açıklamaya çalışılacaktır.

  1. Eylemli İçtüzük Değişikliğinin Tanımı ve Anayasa Mahkemesi Tarafından Denetlenebilme İmkânı

TBMM kendi iç çalışmalarını, faaliyetlerini düzenlemek maksadıyla koyduğu tüm kurallara “içtüzük” denir. Anayasa’nın 85’inci maddesine göre “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclisler çalışmalarını, kendi yaptıkları içtüzüklerin hükümlerine göre yürütürler”. Bu yetki bir anlamda, onların diğer devlet organlarına göre, bilhassa yürütme karşısındaki bağımsızlıklarının emaresidir. Bu anlamda içtüzük düzenleme yetkisi meclislerin “yöntemsel bağımsızlığını” ifade eder. Bu nedenle Anayasa’da açık bir düzenleme olmasa bile meclisin bu yetkiye sahip olduğunun kabulü gerekir[2].

Genellikle, parlamentoların yöntemsel bağımsızlığı ilkesi, içtüzüklerin ve içtüzük uygulamalarının herhangi bir yargısal denetime tabi olmamalarını da içerir. Ancak 1982 Anayasası, İçtüzüklerin büyük siyasal önemini göz önünde bulundurarak, onları Anayasa’ya uygunluk denetimi bakımından esas itibariyle aynı hükümlere bağlamıştır. İçtüzükler yasama meclisleri dışındaki kişiler için uyulması gereken zorunlu kurallar koymamaktadır. Düzenlenen kurallar yalnızca TBMM’nin iç faaliyetlerini etkilemektedir. Dolayısıyla İçtüzüklerin genel mahkemeler de dava konusu yapılarak, somut norm (itiraz) denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi’nin önüne getirilmesi de mümkün görülmemektedir[3].

Anayasa’nın 85’inci maddesine göre, Anayasa Mahkemesi, yasama dokunulmazlığının kaldırılması ve TBMM üyeliğinin düşmesi kararlarını denetleyecektir. Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ve üyeliğin düşmesine, TBMM tarafından karar verilmesi halinde, karar tarihinden itibaren yedi gün içinde ilgili üye ya da TBMM üyelerinden herhangi biri, bu kararın Anayasa, kanun ve iç tüzük kurallarına aykırılığı iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir[4].

Anayasa Mahkemesi’nin denetim yetkisi, sadece içtüzük veya içtüzük değişikliği adını taşıyan işlemleri değil, Anayasa Mahkemesi tarafından “içtüzük düzenlemesi” niteliğinde gördüğü diğer meclis kararlarını da kapsamaktadır. Anayasa Mahkemesi bu denetimi düzenlemenin adıyla bağlı kalmayarak, esastan inceler ve bu haliyle söz konusu düzenlemenin vasıflandırmasını yapar. Anayasa Mahkemesi yapılan inceleme sonucunda TBMM kararının bir “içtüzük” ya da “içtüzük değişikliği” niteliğinde değerlendirmesi halinde denetleme yoluna gitmektedir. Anayasa Mahkemesi, bir Meclis kararının içtüzük düzenlemesi niteliğinde olup olmadığını belirlerken, ilgili kararın çözdüğü konu, düzenlenmesindeki amaç ve gördüğü işin niteliği kriterlerinden yararlanmaktadır. Kararın mevcut bir içtüzük kuralına veya yerleşmiş uygulamalara aykırı oluşu, onun içtüzük düzenlemesi niteliğinin saptanmasında yardımcı olmakla birlikte, Mahkeme bunu zorunlu bir şart olarak görmemektedir. Yürürlükteki İçtüzüğün boş bıraktığı alanlarda, alınan Meclis kararlarını da Mahkeme, “yalnızca içtüzük kapsamına” girebilen bir konuya ilişkin ise, denetleyebilmektedir[5].

Anayasa Mahkemesi, bir kararında, TBMM kararının Anayasa’ya uygunluğunu denetlerken, o metnin şu veya bu nitelikte sayılmış olmasıyla bağlı tutulamaz. Anayasa denetiminin amacı, ancak Anayasa Mahkemesi’nin incelemesi için önüne getirilen metni kendi hukuk anlayışına göre nitelendirebilmesini zorunlu kılar[6].

Anayasa Mahkemesinin eylemli içtüzük tanımlamasında iki husus ön plana çıkmaktadır. Bunlardan birincisi İçtüzükte düzenlenmemiş bir usulle parlamentonun karar almasıdır. Burada açıkça İçtüzüğe aykırılık olmamakla birlikte İçtüzüğe uygunluk da yoktur. Çünkü uygulamaya dayanak teşkil edecek bir İçtüzük kuralı mevcut değildir. Anayasa Mahkemesinin yetkisi bakımında tartışmalı olan ikinci husus, var olan bir İçtüzük kuralının ihlal edilmesidir[7]. Anayasa Mahkemesi kararlarında bazı üyeler, Mahkemenin bu konuyu eylemli İçtüzük kuralı olarak tanımlayıp denetlemesini eleştirmişlerdir[8].

 

 

  1. Eylemli İçtüzük Değişikliğinin Denetim Kapsamına Alınmasının Gerekçesi

Eylemli içtüzük değişikliklerinin Anayasa’ya uygunluk denetimine tabi tutulabilmesi konusunda Anayasa Mahkemesi’nin yakın zamanda vermiş olduğu bir kararında belirtilen gerekçeler şöyledir:

“Anayasanın 85. maddesinde sözü edilen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine ilişkin TBMM kararları ile Anayasa’nın 148. maddesinde belirtilen TBMM İçtüzüğünün, hukuki nitelikleri bakımından birer parlamento kararı olduklarında duraksama bulunmamaktadır. Anayasa’da sayılarak gösterilen bu kararlar dışında kalan parlamento kararları kural olarak Anayasa’ya uygunluk denetimine bağlı tutulamamakta ise de, Anayasa Mahkemesinin birçok kararında belirtildiği gibi, iptali istenilen bir yasama tasarrufunun Anayasal denetime bağlı tutulabilecek nitelikte olup olmadığı saptanırken sadece, onun bu tasarrufta bulunan organ tarafından nasıl nitelendirildiğine ve hangi ismin verildiğine veya bu işlemin nasıl bir yöntem izlenerek yapıldığına bakılması yeterli olmayıp, yapılış yöntemi ve adı ne olursa olsun hukuksal niteliği, etkisi ve doğurduğu sonuçlar da gözetilmelidir. Yapılacak değerlendirme sonucunda, iptali istenilen tasarrufun, Anayasanın 148. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesinin denetim alanına giren kanun, KHK veya TBMM İçtüzüğü ile aynı değer ve etkide bir işlem olduğu kanısına varılırsa bu işlem Anayasa Mahkemesince denetlenebilir. Aksi halde, hukuksal nitelikleri, etkileri ve meydana getirdikleri sonuçlar bakımından, Anayasaya uygunluk denetimine tabi tutulan kanun, KHK ve TBMM İçtüzüğü ile eşdeğerde bulunan ve bu nedenle de belirtilen işlemlere özgü yöntem ve isimlerle tesis edilip, hukuki varlık kazanması gereken bazı yasama tasarrufları, farklı yöntem ve isimlerle hukuk sistemine dahil edilerek Anayasaya uygunluk denetiminin kapsamı dışına çıkarılabilir. Bu durumda adı yeni bir İçtüzük düzenlemesi veya değişikliği olmadığı ve İçtüzük yapılması ve değiştirilmesindeki yöntem uygulanmadığı halde değer ve etkisi bakımından birer İçtüzük kuralı niteliğinde olan TBMM kararları Anayasal denetime bağlı tutulabilir. Değer ve etkileri bakımından aralarında fark bulunmayan yasama tasarruflarının aynı yargısal denetime bağlı tutulmaları hukuk devleti olmanın da gereğidir.[9]

Anayasa Mahkemesi’nin başka bir kararında da aşağıdakiler ifade edilmektedir:

“Meclis kararları Anayasada açıkça öngörülen istisnalar dışında Anayasallık denetimine tabi değildir. Ancak Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi bir kural niteliğinde olduğu halde, “kural iradesinin” meclis kararı örtüsü altında gerçekleştirilmesi, hukuk devleti ve özgürlükler bakımından kimi zararlar doğurabilir. Bu nedenle meclis kararının bu koşullar altında denetlenmesi zorunluluğu doğmuştur. Bu istisnai yolun temel gerekçesi, meclis kararlarına karşı denetim olanağının bulunmaması ve Anayasayı dolanma girişimlerinin hukuksal koruma göremeyeceği düşüncesidir.[10]

1982 Anayasasına göre seçilmiş olan TBMM, henüz kendi İçtüzüğünü yapmamış olduğundan, Anayasa’nın geçici 6’ncı maddesi uyarınca halen, “Millet Meclisinin 12 Eylül 1980 tarihinden önce yürürlükte olan İçtüzüğünün, Anayasa aykırı olmayan hükümleri” uygulanmaktadır. TBMM’nin 15.5.1996 tarih ve 424 sayılı kararı ile bu İçtüzük’te kapsamlı değişiklikler yapılmıştır[11].

Yasama meclislerinin faaliyetlerini ve çalışma şekillerini düzenleyen içtüzükleri, siyasi önemi olmayan hukuki metinler olarak kabul etmek doğru değildir. Aksine içtüzükler, meclis çalışmalarının etkinliğini ve verimliliğini, meclis iradesinin gerçeğe uygun biçimde yansıyıp yansımamasını belirleyen, iktidar-muhalefetin ilişkilerini önemli ölçüde etkileyen temel siyasal önemde hukuk kurallarıdır[12].          Türkiye’de 1957 yılında yapılan ve muhalefetin parlamentodaki denetim imkanlarını kısıtlayan içtüzük değişikliklerinin, iktidar-muhalefet ilişkilerinin hızla bozulmasında ve dolayısıyla 27 Mayıs 1960 olaylarını hazırlayan koşulların oluşmasında büyük rol oynadığı söylenebilir. Bu nitelikleri itibariyle içtüzük, bazı yazarlar tarafından “sessiz anayasa” olarak da nitelendirilmiştir[13]. (Tunaya, 1975: 91-93; aynı yönde Parliaments, 1962: 78; Duguit, IV, 1924:270).

TBMM İçtüzüğü’nün değiştirilmesine ilişkin hükümler İçtüzüğün 181. maddesinde düzenlenmiştir. TBMM İçtüzüğü değişikliklerine ilişkin teklifler, TBMM’de kanun teklifleri hakkında uygulanan usullere tabi olmakta; bu değişiklik teklifleri Anayasa Komisyonu’nda incelendikten sonra Genel Kurul’da görüşülüp sonuçlandırılmaktadır. TBMM tarafından kabul edilen İçtüzük değişiklikleri, TBMM kararı biçiminde ve kararda ileri bir tarih, yürürlük tarihi olarak öngörülmemişse Resmi Gazete’de yayımlanmakla yürürlüğe girmektedir[14]. Ancak yasama meclislerinin yöntemsel bağımsızlığı ilkesine göre İçtüzüklerin yayınlanma işlemini, kanun ve tüzüklerde olduğu gibi Cumhurbaşkanı tarafından değil, doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tarafından yaptırılması gerekmektedir. Buna karşılık Cumhurbaşkanı, Anayasa’ya aykırı gördüğü bir içtüzük veya içtüzük değişikliğine karşı, Anayasa’nın 150’inci maddesi gereğince iptal davası açabilir[15].

İçtüzüklerin konusu, TBMM’nin çalışmalarının düzenlenmesi olduğuna göre, bir <<konunun içtüzükle düzenlenebilmesi için onun, Meclisin çalışma alanı içinde olması gerekir. Meclislerin Anayasa gereği olarak görev ve yetkileri içinde olmayan konulara ilişkin çalışmalarının içtüzük hükümleriyle düzenlenmesi ve o yoldan Meclislerin görev alanı içine sokulması olanaksızdır.>> (1977/6 E., 1977/14 K., k.t. 22.2.1977, Anayasa Mahkemesi Kararları Dergisi, Sayı 15, s.176-202)

İçtüzükler Meclis çalışmalarının yürütülmesine ilişkin genel kurallar koyan işlem olmakla birlikte, bir kanun değildir ve Meclis kararı ile oluşturulur. İçtüzük vatandaşları değil, sadece milletvekillerini ve Meclis yönetimini bağlar. İçtüzüğün yargısal denetimi Anayasa’nın 148/1’inci maddesine göre, Anayasa Mahkemesi tarafından yapılır[16].

İçtüzükler devamlı niteliktedir. Yeni bir meclis seçilince de, eski meclis döneminde yapılan içtüzük kuralları geçerliliğini korur. Her meclisin, kendi içtüzüğünü belirleme veya değiştirme yetkisinin varlığı şüphesiz vardır. Ancak usulüne uygun değiştirmedikçe, mevcut İçtüzük hükümlerine uymak zorundadır. Buna “İçtüzüğün bağlayıcılığı” denir[17].

 

 

2.1.İçtüzüğün Değiştirilmesi ya da İçtüzüğe Yeni Bir Kuralın Konması

Anayasa Mahkemesi, eylemli içtüzük değişikliği niteliğinde parlamento kararlarının iki şekilde ortaya çıktığını belirtmektedir. Birincisi, İçtüzüğe yeni bir kuralın eklenmesi, ikincisi de İçtüzüğün değiştirilmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Anayasa Mahkemesi’ne göre, iptal davasında sözü edilen durumda, Anayasa Mahkemesi’nin bu davada görevli olup olmadığının belirlenmesi için, Anayasaya uygunluk denetiminden geçirilmesi istenen TBMM’nin 746 sayılı kararının dava dilekçesinde iddia edildiği gibi bir “İçtüzük ihdası” ya da “değişikliği” niteliğinde olup olmadığının saptanması gereklidir[18].

İçtüzüğün bir kuralın değiştirilmesi ya da İçtüzüğe yeni bir kural konulması niteliğinde olan TBMM Genel Kurulu kararları, yeni bir içtüzük kuralı sayılır[19].

Anayasa Mahkemesi, alınan kararın İçtüzük düzenlemesi ya da değişikliği niteliğinde olmasız halinde inceleyeceği muhakkaktır[20].

2.2.Yeni Bir Kural Koyma Şeklinde Yapılan Parlamento Kararları

Anayasa Mahkemesi, yapılan yasama işleminin İçtüzükteki mevcut hükümler bağlamında bir fiili içtüzük değişikliği teşkil edip etmediği meselesine açıklık getirirken başvurulan ölçütlerden birisi, İçtüzükte bir boşluk var mı yok mu; bu karar ile böylesine bir boşluk doldurulmakta mı, doldurulmamakta mı? Öncelikle bu husus çözümlenmektedir[21].

Dava konusu kararla, birleşime Başkanlık etmeyen ve üye sıralarında yer alan Başkanvekillerinin, genel kurulda tartışmalara iştirak edemeyecekleri istikametindeki cari tatbikatın Anayasa ve İçtüzüğe uygun olduğu karara bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesine göre, Cumhuriyet senatosu İçtüzüğünde, Anayasanın 85. maddesi hükümleri uyarınca, görüşmeler konusunda çeşitli düzenlemeler yapılmış bulunmaktadır. Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğü, görüşmelerde izlenecek yolu düzenlerken, birleşime Başkanlık etmeyen ve üye sıralarında yer alan Başkanvekillerinin, genel kurulda tartışmalara katılıp katılamayacaklarından söz etmemiştir. Burada, “içtüzükte boşluk olduğu” iddia edilmektedir. Yani içtüzükte düzenlenmeyen bir konuda parlamento karar almıştır. Anayasa Mahkemesi, kararının devamında şunları belirtmektedir. “İçtüzükteki bu boşluk”, Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunda, başkanvekilliği ile de görevlendirilmiş bulunan bir üyeye görüşmeyi yöneten Başkan tarafından söz verilmemesi üzerine kendini göstermiş ve dava konusu kararın alınması ile giderilmiştir[22].

III. Eylemli İçtüzük Değişikliği Şeklindeki Anayasa Mahkemesi Kararlarından Örnekler

11.Cumhurbaşkanlığı seçiminde toplantı yeter sayısının 184 olduğuna dair TBMM kararı konusunda Anayasa Mahkemesi özetle kararını şu şekilde gerekçelendirmiştir. Anayasanın 102/1. fıkrasında Cumhurbaşkanının seçimi için öngörülen üçte iki çoğunluk, dava konusu Meclis kararına ilişkin birinci oylama yönünden, hem toplantı, hem de karar yetersayısını kapsamaktadır. Bu nedenle, İçtüzüğün 121. maddesinde de yapılan gönderme doğrultusunda aynı yeter sayının benimsenmiş olduğunun kabulü gerekmektedir. Cumhurbaşkanı seçiminde uygulanması gereken toplantı yetersayısının Anayasanın 96. maddesinde öngörülen toplantı yeter sayısı olarak saptanması, Anayasanın 102. maddesine yapılan gönderme nedeniyle, Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin toplantı ve karar yetersayısının ilk oylamada TBMM üye sayısının üçte ikisini oluşturan 367 olduğunu öngördüğü sonucuna varılan İçtüzüğün 121. maddesi dava konusu Meclis kararına ilişkin birinci oylama yönünden değiştirilerek toplantı yetersayısı konusunda, Anayasanın 96. maddesindeki genel kural doğrultusunda TBMM üye tamsayısının en az üçte birini oluşturan 184 oyun yeterli olduğu kabul edilmiştir. Toplantı ve karar yetersayısının ilk oylamada TBMM üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu sonucuna varılan Anayasanın 102/ilk fıkrası karşısında, bu çoğunluğun 184 olarak uygulanması sonucunu doğuran eylemli İçtüzük değişikliği niteliğindeki dava konusu TBMM Kararı Anayasanın 102. maddesine aykırıdır[23].

TBMM’nin, 398 Sayılı Bakanlar Kuruluna Güven Oylaması Hakkındaki kararının, Anayasanın 96. maddesine aykırı bir içtüzük kuralın niteliğinde olduğu ileri sürülerek iptali istenmiştir. Anayasa Mahkemesine göre, anayasanın Geçici 6. maddesinde, TBMM’nin toplantı ve çalışmaları için kendi içtüzükleri yapılıncaya kadar, Millet Meclisinin 12 Eylül 1980’den önce yürürlükte olan 05.03.1973 tarihli İçtüzüğünün, Anayasaya aykırı olmayan kurallarının uygulanacağı öngörülmüştür. İçtüzüğün 105. maddesinde, “Hükümet programının görüşülmesi; göreve başlarken güvenoyu” konuları düzenlenmiş, maddenin son fıkrasında da “Güvenoyu verenlerin sayısı, güvensizlik oyu verenlerden fazlaysa Bakanlar Kurulu güven almış olur” kuralına yer verilmiştir. Anayasanın “Toplantı ve karar yeter sayısı” başlıklı 96/1. fıkrasında ise “Anayasada, başka bir hüküm yoksa, TBMM üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiç bir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz” denilerek bu konuda genel bir düzenleme getirilmiştir. Anayasanın “Göreve başlama ve güvenoyu” başlıklı 110. maddesinde güven oylaması için özel bir toplantı ve karar yetersayısı öngörülmemiştir. Buna karşılık, görev sırasında güvenoyunun düzenlendiği 111/son fıkrasında “Güven istemi, ancak üye tamsayısının salt çoğunluğu ile reddedilebilir” denilerek bu konuda özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bakanlar Kurulu göreve başlarken yapılması gereken güven oylamasının düzenlendiği 110. maddede, 111. maddede olduğu gibi özel bir kurala yer verilmemesi karşısında, bu konuda genel kural olan 96. maddenin uygulanması gerekir. İçtüzüğün 115. maddesinde bir oy türü olarak anılan “çekimse oy”un, Anayasanın 96. maddesindeki kabul ya da red oylarına ekleneceği konusunda bir açıklık bulunmaması karşısında, karar oluşumunda dikkate alınmayacağı doğaldır. Bu durumda, Anayasanın 96. maddesine aykırı olan ve Anayasanın geçici 6. maddesi karşısında yürürlükte bulunmayan İçtüzüğün 105. maddesinin son cümlesinin uygulanması olanaksızdır. Geçici 6. madde karşısında yürürlükte bulunmayan İçtüzüğün 105. maddesinin son tümcesinin uygulanmasının bir neticesi olarak Bakanlar Kurulunun güvenoyu aldığına ilişkin dava konusu karar, oylamaya katılan 544 milletvekilinin salt çoğunluğuna ulaşamayan 207 red, 80 çekimser oya karşı 257 kabul oyu ile alınmıştır. Oysa Bakanlar Kurulunun güvenoyu almış sayılabilmesi için toplantıya katılan 544 üyenin yarısının bir fazlası olan 273 kabul oyu gerekirdi. Bu karar Anayasanın 96. maddesine aykırıdır[24].

Anayasa Mahkemesi’nin (E.1996/21, K.1996/15 K.T. : 14.5.1996) diğer bir kararı şu şekildedir.

Dâva dilekçesinde, Anayasa’nın 96. maddesine uyulmayarak Geçici 6. maddesi uyarınca Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle uygulanma olanağı bulunmayan 12 Eylül 1980’den önceki İçtüzüğün 105. maddesine göre oluşturulan dâva konusu TBMM kararı ile eylemli bir İçtüzük uygulaması yapıldığı ileri sürülmüştür.
Dâva konusu kararla oluşan içtüzük kuralının, karardan ayrılmasının olanaksızlığı karşısında, karar bir bütün olarak ele alınıp yargıya varılmıştır.
Anayasa’nın 96. maddesinin ilk fıkrasında, Anayasa’da başkaca hüküm yoksa, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanacağı ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar vereceği; ancak karar yetersayısının hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamayacağı öngörülmüştür.
Yukarıda değinildiği gibi, Anayasa’nın Geçici 6. maddesine göre uygulanmakta olan 5.3.1973 günlü Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 122. maddesinde de karar yeter sayısı konusunda “salt çoğunluk” esası benimsenmiştir.
İçtüzüğün 115. maddesinde ancak bir oy türü olarak anılan “çekimser oy”un Anayasa’nın 96. maddesindeki kabul ya da red oylarına ekleneceği konusunda bir açıklık bulunmaması karşısında, karar oluşumunda dikkate alınmayacağı doğaldır.
Ülkemizde konuşlandırılan çokuluslu gücün görev süresinin uzatılmasına ilişkin oylama hakkında Anayasa’da ve İçtüzük’te özel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle bu konudaki oylamanın da toplantıya katılanların salt çoğunluğu esas alınarak yapılması gerektiği açıktır.       .
Oysa, çokuluslu gücün görev süresinin 31 Mart 1996 tarihinden itibaren 3 ay süre ile uzatılmasına; çokuluslu gücün yapısı, güce bağlı yabancı ülke silâhlı kuvvetleri personelinin ülkemizde tabi olacakları statünün tayini, Türkiye’nin güce katkısı ve bu gücün amaçlarına uygun biçimde kullanılmasıyla ilgili bütün kararları almaya ve gerektiğinde harekâtı sona erdirmeye Bakanlar Kurulu’nun yetkili kılınmasına Anayasa’nın 92. maddesine göre izin verilmesine ilişkin 28.3.1996 günlü, 409 sayılı dâva konusu TBMM kararı, toplantıya katılan 516 milletvekilinin salt çoğunluğunu sağlayamayan 196 red, 69 çekimser, 21 geçersiz oya karşı 230 kabul oyu ile alınmıştır.                  .

Yeni bir içtüzük kuralı niteliğindeki bu karar Anayasa’nın 96. maddesine aykırıdır. Bu nedenle, iptal edilmelidir.

Başkanvekili Güven DİNÇER, Üye Lütfi F. TUNCEL Karşı oy yazısı;
Anayasa Mahkemesi’nin 14.5.1996 günlü, Esas 1996/21, Karar 1996/15 sayılı kararı ile, yeni bir İçtüzük kuralı niteliğinde olan 28.3.1996 günlü, 409 sayılı “Ülkemizde Konuşlandırılan Çokuluslu Gücün Görev Süresinin Uzatılmasına İlişkin” Türkiye Büyük Millet Meclisi kararının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline oyçokluğuyla karar verilmiştir.                           .
Anayasa Mahkemesi’nin 14.5.1996 günlü, Esas 1996/19, Karar 1996/13 sayılı kararı ile ilgili karşıoyumuzun I. ve III. bölümlerinde belirttiğimiz gerekçelerle bu karara karşıyız.                                    .
Anayasa’nın 148. maddesinde kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün Anayasa’ya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetlemek Anayasa Mahkemesi’nin görevleri arasında sayılmıştır.
Adı İçtüzük olmasa da, dava konusu kararla yapılan uygulama, içerik olarak bir İçtüzük düzenlemesi niteliğinde görülerek Anayasal denetiminin yapılabileceği kabul edilmiştir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’nce denetlenen, çokuluslu gücün görev süresinin uzatılmasına ilişkin kararın esası değil, bu kararla gerçekleştirilen İçtüzük değişikliği niteliğindeki uygulamadır. Başka bir anlatımla eylemli olarak oluşturulan İçtüzük düzenlemesidir. Dava konusu karar ve bu kararla yapılan uygulamanın birbirinden ayrılması olanağı bulunmadığından kararın iptali yoluna gidilmiştir. Ancak oylama sonucu oluşan kuralla oylamanın ayrı düşünülmesi, iptal kararlarının sonuçları özellikle geriye yürümeme özelliği bakımından büyük önem taşımaktadır.
Açıklanan nedenlerle karar gerekçesinde, dava konusu kararla yapılan uygulama sonucu oluşan eylemli kuralla, çokuluslu gücün görev süresinin uzatılmasına karar verilmesi olgusu arasındaki ayırıma işaret edilerek konuya bu yönden açıklık getirilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına ek gerekçe ile karşıyız.

 

.
IV. SONUÇ

Anayasa Mahkemesinin çoğu içtüzüğe aykırı düzenleyici ya da subjektif nitelikteki parlamento kararlarını, aynı zamanda Anayasa’da aykırı ise eylemli içtüzük değişikliği kapsamına dahil ederek iptal etmesi, Anayasa Mahkemesinin fiili bir şekilde yargısal aktivizmin sınırlarını zorlayarak kendisini Anayasa tarafından verilmeyen bazı yetkilerle donatarak anayasa koyucu konumuna yükseltmesi, yorum yoluyla anayasal yetki alanını genişletmesi neticesini doğurmuştur. Anayasa Mahkemesinin, yorum yoluyla Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde TBMM oplantı yeter sayısının 367 olduğu belirlemesi, Anayasa’da açıkça öngörülmediği halde, toplantı yeter sayısının 367 olduğu şeklindeki uzlaşmayı “anayasal ölçüt norm” olarak değerlendirmesi, eylemli içtüzük değişikliği adı altında çoğu subjektif nitelikte olan parlamento kararlarını denetim kapsamına dahil ederek Anayasanın 85. maddesinde sayılan denetime tabi kararların sayısını artırması, bu yolla 85. maddeye yeni istisnalar eklemesi; diğer bir deyişle yorum yoluyla Anayasal kural koyması, kendisini bir bakıma anayasa koyucu konumuna getirerek, Anayasa tarafından verilmeyen bazı yetkilerle donatılması neticesini doğurmuştur. Oysa bu konuda tek yetkili merci TBMM’dir. Anayasa Mahkemesi, yorum yoluyla bir takım tutarsız gerekçeler ileri sürerek yetki aşımı ya da gaspı yapmış olmaktadır[25].

Türkiye’deki yargısal aktivizmin Batıdakinden farklı olarak çarpık bir şekilde ortaya çıkmasının bir diğer sebebi de, atanmış kişilerden teşekkül eden Anayasa Mahkemesi’nde, günümüz demokrasilerinin olmazsa olmazları arasında yer alan siyasi partilere, demokratik yasama organına ve sivil yönetimlere karşı duyulan güvensizlik oluşturmaktadır. Bu yolla seçilmişler üzerinde anayasal bürokratik vesayet oluşturulmuş olmaktadır. Bu ortamda, demokrasilerde ne olursa olsun ona bakılmaksızın, siyasi alanının sınırını Anayasa Mahkemesi belirlemektedir. Bu belirleme kapsamında yasamanın alanı alabildiğine daralmış olmakta, bundan, yasamanın özerkliği ve yöntemsel bağımsızlığı ciddi manada yara almaktadır[26].

 

 

MEHMET SAMİ UZUN

 

 

 

YARARLANILAN KAYNAKLAR

 

 

  1. Anayasa Mahkemesi Kararları
  • 2007/45, K.2007/54, k.t. 01.07.2007
  • 2007/62, K.2007/66, k.t. 05.07.2007
  • 2002/152, K. 2002/94, k.t. 21.10.2002
  • 1999/37, K.1999/49, k.t.28.12.1999
  • 1991/27, K.1991/50, k.t.12.12.1991
  • 1996/21, K.1996/15, k.t.14.05.1996
  • 1996/20, K.1996/14, k.t.14.05.1996
  • 1994/62, K.1994/79, k.t. 29.11.1994
  • 1970/32, K.1971/22, K.T.23.02.1971
  • 2001/45, K.2007/54, k.t. 01.05.2007
  • 1996/19, K.1996/13, k.t. 14.05.1996

 

  1. Kitaplar, Makaleler ve Yasama Materyallari
  2. KÜÇÜK Adnan, “Eylemli İçtüzük Değişikliği Niteliğindeki Parlamento Kararlarına İlişkin Yargısal Denetim ve Anayasa Mahkemesi Kararı Uygulamaları”, Prof.Dr.Mehmet Akad’a Armağan, İstanbul 2012.
  3. TOPAL Emre, “Eylemli İçtüzük Değişiklikleri”, Yasama Dergisi, 16. Sayı.
  4. ÖZBUDUN Ergün, Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2009, 10. Baskı.
  5. ÖZBUDUN Ergun, “Parlamento Kararları ve Yasama Meclislerinin İçtüzükleri”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:36, Sayı:1, 1979.
  6. ERDOĞAN Mustafa, Anayasa Hukuku, 2011 Ankara, 7. Baskı.
  7. GÖREN Zafer, Anayasa Hukuku, 2011 Ankara.
  8. GÖZLER Kemal, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, 1.Cilt, 2011 Bursa.
  9. NEZİROĞLU İrfan, Türk Parlamento Hukukunun Temel Kavramları, Ankara 2008.

 

[1] KÜÇÜK Adnan, “Eylemli İçtüzük Değişikliği Niteliğindeki Parlamento Kararlarına İlişkin Yargısal Denetim ve Anayasa Mahkemesi Kararı Uygulamaları”, Prof.Dr.Mehmet Akad’a Armağan, İstanbul 2012, s.643.

[2] ÖZBUDUN Ergun, “Parlamento Kararları ve Yasama Meclislerinin İçtüzükleri”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:36, Sayı:1, 1979, s.16.

[3] ÖZBUDUN Ergün, Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2009, 10. Baskı, s.234.

[4][4] GÖREN Zafer, Anayasa Hukuku, 2011 Ankara, s.309.

[5] ÖZBUDUN, age., s.234.

[6] Anayasa Mahkemesi Kararları Dergisi, Sayı 5, s.40-41, 1966/7 E., 1966/46 K.

[7] NEZİROĞLU İrfan, Türk Parlamento Hukukunun Temel Kavramları, Ankara 2008, s.217.

[8] Tülay Tuğcu ve Haşim Kılıç’ın karşı oy yazıları için bakınız Anayasa Mahkemesi K., E. 2007/45, Karar 2007/54, k.t. 01.05.2007

[9] E.2007/45, K.2007/54, k.t. 01.07.2007.

[10] E.2007/62, K.2007/66, k.t. 05.07.2007.

[11] ÖZBUDUN , age., s.295.

[12] ÖZBUDUN, a.g.m., s.17.

[13] ÖZBUDUN, a.g.m., s.17.

[14] TOPAL Emre, “Eylemli İçtüzük Değişiklikleri”, Yasama Dergisi, 16. Sayı, S.36.

[15] ÖZBUDUN, age., s.234.

[16] ERDOĞAN Mustafa, Anayasa Hukuku, 2011 Ankara, 7. Baskı, s.274-275.

[17] GÖZLER Kemal, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, 1.Cilt, 2011 Bursa, s.798.

[18] AYM, E. 2002/152, K. 2002/94, k.t. 21.10.2002.

[19] AYM,E.1999/37, K.1999/49, k.t.28.12.1999; E.1991/27, K.1991/50, k.t.12.12.1991; E.1996/21, K.1996/15, k.t.14.05.1996; E.1996/20, K.1996/14, k.t.14.05.1996.

[20] AYM, E. 1994/62, K.1994/79, k.t. 29.11.1994.

[21] KÜÇÜK Adnan, agm., s.118.

[22]AYM, E.1970/32, K.1971/22, K.T.23.02.1971

[23]AYM, E.2001/45, K.2007/54, k.t. 01.05.2007.

[24] AYM, E.1996/19, K.1996/13, k.t. 14.05.1996;E.1996/21, K.1996/15, k.t.14.05.1996; E.1996/20, K.1996/14, k.t.14.05.1996.

[25] KÜÇÜK Adnan, agm., s.702.

[26] KÜÇÜK Adnan, agm., s.708.

Yorumlar

Reklam
ETİKETLER: ,
BİR YORUM YAZIN

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.